Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/5499
Karar No: 2013/6597

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/5499 Esas 2013/6597 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Davalılar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında, çekişme konusu taşınmazların taksim sözleşmesi olmadan paylaşıldığı ve davacının imzalarının sahte olduğu iddia edilmiştir. Mahkeme, 1 nolu parsel bakımından karar verilmesine yer olmadığına diğer taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar vermiştir. Ancak, sahtecilik iddiası için yeterli kanıt bulunamamıştır. Hile iddiasına yönelik yeterli soruşturma yapılmamıştır. Hile öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir. Kanun maddeleri olarak, Borçlar Kanunu'nun 28/l (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 36/1) maddesi ve 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi belirtilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2013/5499 E.  ,  2013/6597 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SARAYKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 09/07/2012
    NUMARASI : 2009/128-2012/259

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı H. H.vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi  raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;                                  
    Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 118 ada 1, 125 ada 3, 141 ada 78, 124 ada 9 parsel ile 124 ada 10 parsel sayılı taşınmazların tarafların miras bırakanları D. A.I. adına kayıtlı iken malikin 13.7.1999  tarihinde ölümü üzerine mirasçı olarak kalan eşi davacı H. ile ilk eşten olma çocukları  davalıların 11.10.2000 tarihinde tapuda iştirak halinde mülkiyeti müşterek mülkiyete  dönüştürdükten sonra aynı akitle aralarında yaptıkları rızai taksime istinaden 125 ada 3 parselin davacı, 141 ada 78 parselin davalı H., 118 ada 1 parsel, 124 ada 10 parsel ile 124 ada 9 parsel sayılı taşınmazın ise davalı M.adına tescil edildiği, davacının da 125 ada 3 parsel sayılı taşınmazını aynı gün davalı M."e satış suretiyle devrettiği, M."in de 118 ada 1 parsel sayılı taşınmazını 07.09.2007 tarihinde dava dışı A.U."nın Yeri Restaurant Turizm Sanayi Limited Şirketine sattığı, öte yandan davacının çekişmeye konu 141 ada 42 parsel sayılı taşınmazını ise 19.08.1998 tarihinde davalı M."e kayıtsız şartsız hibe ettiği anlaşılmaktadır.
    Davacı, çekişme konusu taşınmazlarla ilgili olarak taksim varmış gibi temlikler yapıldığını, bir sonraki yevmiye ile de bu taşınmazlardan 125 ada 3 parseli davalı M."e satış suretiyle devretmiş şeklinde işlem yapıldığını, ancak okuma yazması olmadığı ve imza atamadığı için dayanak resmi akitlerdeki imza ve yazıların kendisine ait olmadığını, imzalar kendisine ait olsa bile, davalı Hatice adına kayıtlı ancak kendisinin oturduğu evin verileceği yönünde aralarında anlaştıklarını, hata ve ve hileye düşürülerek iradesine uymayan işlemler yapıldığını, öte yandan 141 ada 42 parsel sayılı taşınmazını da M."e  bağışlamadığı halde tapuda hibe suretiyle devredilmiş gözüktüğünü ileri sürerek, tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece, taraflar arasında geçerli bir taksim sözleşmesi bulunmadığı, resmi akitlerdeki yazıların davacının eli ürünü olmadığı, senet tanıklarının da alım satım işlemini doğrulamadıkları gerekçesi ile 1 nolu parsel bakımından karar verilmesine yer olmadığına diğer taşınmazlar bakımından davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki; davada sahtecilik iddiasının kanıtlanamadığı tartışmasızdır.
    Ancak, dava dilekçesi içeriği  ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada sahtecilik iddiası yanında hile hukuksal nedenine de dayanıldığı anlaşılmaktadır.
    Ne var ki; mahkemece “hile” iddiası bakımından hükme yeterli bir soruşturma yapılmış değildir.
    Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. Borçlar Kanunu"nun 28/l (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 36/1) maddesinde açıklandığı üzere, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
    Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
    Hal böyle olunca; hile iddiası yönünden öncelikle davanın hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı yönünde tarafların bildirecekleri tüm delillerin toplanması, süresinde açıldığının anlaşılması halinde ondan sonra işin esasına girilerek yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda değerlendirme yapılarak  varılacak sonuç çerçevesinden bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalı Hatice Hıra vekilinin belirtilen nedenlerle temyiz itirazları  yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  02.05.2013  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

     



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi