3. Hukuk Dairesi 2020/6840 E. , 2021/9499 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tapu iptal-tescil/tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dışı ..."nin noterde düzenlenen 8.8.1991 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalıdan satın aldığı taşınmazı 16.4.1993 tarihli devir sözleşmesiyle dava dışı ..."e devrettiğini, kendisinin de 15.9.1994 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesiyle dava dışı ..."den satın aldığını, sözleşme gereğince davalının kendisine ait taşınmaz hissesini satmayı vaat ettiğini, ancak vaadini yerine getirmediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç bedelinin tespiti ile şimdilik 10.000,00TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, 21.9.2017 tarihli dilekçe ile talebini 102.653,00TL’ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; ilk olarak davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine 14. Hukuk Dairesi’nin 20.11.2012 tarihli ilamı ile bozulmasına karar verilmiş, bozma sonrası davalının iyi niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2013/33435 E 2014/39879 K sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmiş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonrasında mahkemece tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş; hüküm, bu kez taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazın davalı tarafından tapu devrinin yapılmadığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali
ile adına tescilini, bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç bedelinin tespiti ile davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, dava konusu parselin çok hisseli olup halen ifraz yapılamadığını, ferağ vermek için yaptığı tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını, ferağ verilememesinde kusurunun olmadığını savunmuştur. Mahkemece, 20/07/2017 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak davacının tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kabulü ile 102.653,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ek raporun incelenmesinde; taşınmazın rayiç değerine ilişkin ulaşılan değerin hesaplanması hususunun bilirkişinin kendi görüşü olmadığı, davacının kök rapora yaptığı itiraza dayanak yaptığı dilekçe esas alınarak hesaplama yapılarak sonuca gidildiği anlaşılmakta olup, bu haliyle bilirkişi ek raporu hükme esas alınamaz. Dolayısıyla hükme dayanak olan bilirkişi ek raporu hüküm kurulmasına elverişli değildir. Bu durumda mahkemece, alanında uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden denetime elverişli, bilimsel verilere uygun rapor alınıp davaya konu taşınmazın ifasının imkansız hale geldiği tarihteki rayiç değeri tespit edilerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 4,90 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.