21. Hukuk Dairesi 2018/3781 E. , 2019/3112 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılardan ...
vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1- Dosyadaki temyiz kapsam ve sebeplerine göre; davalı .... ......i ve Tic. A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2- Dava, 16/11/2007 tarihli iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; 16/11/2007 tarihli iş kazasının meydana gelişinde sigortalının % 10 oranında kusurlu olduğu ve % 13,2 oranında sürekli iş göremezlik durumunun oluştuğu, dava dilekçesi ile 1000 TL maddi ve 100000 TL manevi tazminatın talep edildiği, ıslah dilekçesi üzerine maddi tazminat isteminin 132325,66 TL"ye çıkarıldığı, Mahkeme tarafından 80797,27 TL maddi ve 30000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken tahsiline karar verildiği, ilamın davacı ve davalı .... ......i ve Tic. A.Ş. vekillerinin temyizi üzerine Dairemiz kararı ile bozulduğu, bozma ilamında davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile davalı .... ......i ve Tic. A.Ş. lehine olacak şekilde, davacı için takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu ve davacının saatlik brüt 4 TL ücret ile çalıştığının kabulü gerektiğine değinildiği, Mahkemenin bozma ilamına uyduğu ve nihai olarak 102811,11 TL maddi ve 30000 TL manevi tazminatın, davalı .... ......i ve Tic. A.Ş. 10000 TL manevi tazminat miktarından sorumlu olacak şekilde, davalılardan müştereken tahsili ile davacıya ödenmesine yönelik hüküm kurduğu anlaşılmaktadır.
Karar tarihinde yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"da (ayrıca mülga 1086 sayılı HUMK içeriğinde) “usulü kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü müktesep hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar “Hukuk Devleti” kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulü kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Örneğin Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında,
Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.
Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Zira usulü kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)
Somut olayda; Mahkemece ilk olarak 80797,27 TL maddi ve 30000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken tahsiline karar verildiği, ilamın davacı ve davalı .... ......i ve Tic. A.Ş. vekillerinin temyizi üzerine Dairemiz kararı ile bozulduğu, bozma ilamında davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile davalı .... ......i ve Tic. A.Ş. lehine olacak şekilde, davacı için takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu ve davacının saatlik brüt 4 TL ücret ile çalıştığının kabulü gerektiğine değinildiği anlaşılmış, Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyulmuş ve yargılamaya devam edilmiş olup neticeten davacının tüm temyiz itirazlarının reddi nedeni ile davalı lehine 80797,27 TL maddi tazminat miktarı üzerinden oluşan usulü müktesep haklara riayet edilmeden karar verilmiştir. Ayrıca Dairemiz bozma ilamı doğrultusunda davalı .... ......i ve Tic. A.Ş.’nin 10000 TL manevi tazminat miktarından sorumlu olacak şekilde hüküm tesis edilmesine rağmen davacı lehine hükmedilen manevi tazminata dair vekalet ücretinin toplam rakam esas alınarak hesaplanması hatalı olmuştur.
Mahkemece, yukarıda belirtilen maddi ve hukuksal olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği anlaşıldığından hüküm bozulmamalı, yürürlükteki HMK 370/2. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm kısmının 1, 2, 3, 5, 6, 7 ve 8. fıkraları tamamen silinerek yerlerine;
“Davanın kısmen kabulüyle,
1- 80797,27 TL maddi tazminat ve 30.000,00 TL manevi tazminatın (manevi tazminatın 10.000,00 TL"lik kısmından davalı ...."ın sorumlu olduğunun tespiti ile) kaza tarihi olan 16/11/2007’den itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 1.150,00 TL yargılama masrafından kullanılan 1.100,00 TL"nin kabul-red oranında hesaplanan 517 TL"sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı .... tarafından yatırılan ve kullanılan 329,00 TL yargılama masrafından kabul-red oranında hesaplanan 174,37 TL"nin davacıdan alınarak davalı ...."a verilmesine, kalanın davalı .... üzerinde bırakılmasına,
5-Kabul edilen miktara göre alınması gereken 7568,56 TL karar ve ilam harcı tayini ile peşin alınan 1.363,50 TL ve ıslah ile alınan 112,15 TL harcın mahsubu ile bakiye 6092,91 TL eksik harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
6-Karar tarihindeki AAÜT"nin 13.maddesi uyarınca maddi tazminat yönünden hesaplanan 9213,79 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihindeki AAÜT"nin 13.maddesi uyarınca manevi tazminat yönünden hesaplanan 3.600,00 TL vekalet ücretinin (davalı .... AAÜT’nin 10 ve 13. maddeleri uyarınca 2180 TL vekalet ücretinden sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar tarihindeki AAÜT"nin 13.maddesi uyarınca maddi tazminat yönünden hesaplanan 6018,13 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...."a verilmesine, ” miktar ve sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan .... ......i Ve.... ......i Ve ...... ...... Şirketi"ne iadesine, 18/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.