Esas No: 2021/12293
Karar No: 2022/5696
Karar Tarihi: 23.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12293 Esas 2022/5696 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/12293 E. , 2022/5696 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı tarafın itirazının reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü
KARAR
Davacı vekili; 08/05/2018 tarihinde müvekkilinin, dava dışı araçta yolcu olarak bulunduğunu, bu araç ile davalı ... şirketi nezdinde ... poliçesi ile sigortalı olan araç arasında gerçekleşen çift taraflı kazada müvekkilinin yaralandığını ve malul olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 2.501,00 TL sürekli iş göremezlik ile 2.500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden avans faizi ile beraber davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah ile tazminat talebini 222.740,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davacının talebinin kabulü ile 222.740,00 TL maddi tazminatın 04/10/2019 tarihinden yasal faizi ile birlikte davalı ... şirketinden tahsiline karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine itirazın reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyet kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgücü kaybı tazminatı istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda hükme esas alınan Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 04/09/2019 tarihli raporda davacının, travma sonrası stres bozukluğuna bağlı tüm vücut fonksiyon kaybı oranı % 40 olarak hesaplanmış, hakem heyetince bu rapor hükme esas alınarak talebin kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili ise kaza ile davacının psikolojik rahatsızlığı arasında illiyet bağı olmadığını ve maluliyet raporunun yeterli olmadığını savunmaktadır. Davacının maluliyetinin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağının bulunduğunun da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Bu nedenlerle maluliyet raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda, davacının psikolojik tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakları dosya arasına getirtildikten sonra muayenesi de yapılarak, kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre, kazadan sonra oluştuğu belirtilen" travma sonrası stres bozukluğu" nedeniyle davacıda kalıcı maluliyet bulunup bulunmadığı, kaza ile illiyet bağının olup olmadığı, maluliyet oranına etki edip etmediği, belirtilen travma sonrası stres bozukluğunun süreklilik arz edip etmediği ve sürekli değilse ne kadar süre hangi oranda devam edeceği konusunda Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden içerisinde psikiyatri uzmanı da bulunan bir heyetten açıklayıcı, denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre, davalı lehine oluşan kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
Kabule göre, Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete'de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinde "Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir." hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 23/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.