3. Hukuk Dairesi 2017/5678 E. , 2017/16450 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kiralananın tahliyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; dava konusu taşınmazı ... olarak kullanılmak üzere 22.10.2014 tarihinde iktisap ettiğini, halen ... mevkiinde bulunan bir başka taşınmazda kiracı olarak ... işlettiğini ancak dava konusu taşınmazın hastaneye daha yakın olduğunu, davalı tarafından tahliye edildiği taktirde taşınmazda gerekli fiziksel değişiklikleri yapıp İl Sağlık Müdürlüğü"nden ruhsat başvurusunda bulunacağını, iktisap ve ihtiyaç nedeniyle tahliye konulu ihtarname tebliğ edilmesine rağmen davalının halen taşınmazı tahliye etmediğini belirterek kiralanan taşınmazın tahliyesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı,davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İhtiyaç iddiasına dayalı davalarda tahliyeye karar verilebilmesi için ihtiyacın gerçek, samimi ve zorunlu olduğunun kanıtlanması gerekir. Devamlılık arzetmeyen geçici ihtiyaç tahliye nedeni yapılamayacağı gibi henüz doğmamış veya gerçekleşmesi uzun bir süreye bağlı olan ihtiyaç da tahliye sebebi olarak kabul edilemez. Davanın açıldığı tarihte ihtiyaç sebebinin varlığı yeterli olmayıp, bu ihtiyacın yargılama sırasında da devam etmesi gerekir.
Türk Borçlar Kanunu"nun 350/1 ve 351. maddesine göre işyeri ihtiyacına dayalı olarak açılan tahliye davalarında ihtiyaçlının kirada olması halinde ihtiyacın varlığının kabulü için ihtiyaçlının ya tahliye tehdidi altında bulunması veya kiralananın yapılacak iş için daha üstün nitelikte olması, en azından halen iş yapılan yerle eşdeğer nitelikte bulunması gerekir. Eşdeğerlik durumu varsa mülkiyet hakkına üstünlük tanınmalıdır. Bu iki halden birisinin varlığı ihtiyacın kabulü için yeterlidir. Her iki halin birlikte olması gerekmez. Tahliye tehdidinin varlığı davacı tarafından ileri sürülmemiş ise mahkemece kendiliğinden nazara
alınamaz. Oysa kiralananın halen iş yapılan yerden üstün olduğu ileri sürülmemiş olsa bile ihtiyaç iddiasının içinde bu husus da mevcut olduğundan mahkemece uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak kıyaslama suretiyle bu hususun belirlenmesi gerekir.
Mahkemece, davacının ... İlçesi ... Mahallesinde ...sinin olduğu ancak ... Devlet Hastanesi "nin davacının ...sinin bulunduğu bölgeden taşındığı , dava konusu taşınmazın ise yeni devlet hastanesinin bulunduğu yere yakın olduğu belirtilerek ihtiyaç iddiasının samimi ve zorunlu olduğu gerekçesiyle davalının tahliyesine karar verilmiş ise de dosya kapsamında gerekçede belirtilen hususlara ilişkin tanık beyanları dışında herhangi bir delile rastlanmamıştır. Mahkemece, dava konusu kiralanan ve davalının halen bulunduğu taşınmazlarda yapılacak mukayeseli keşif ile dava konusu taşınmazın ... ve ... hakkındaki 12.04.2014 tarih ve 28970 sayılı Yönetmeliğe uygun şekilde ... olarak kullanılıp kullanılamayacağı ,bu faaliyet için uygun olup olmadığı ve her iki taşınmaz arasındaki üstünlük vasıfları araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken noksan araştırma ve inceleme sonucu yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 23.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.