Esas No: 2021/12318
Karar No: 2022/5695
Karar Tarihi: 23.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12318 Esas 2022/5695 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/12318 E. , 2022/5695 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı tarafın itirazının kabulüne, davanın usulden reddine dair verilen kararın süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü
KARAR
Davacı vekili; müvekkilinin, 04/03/2016 tarihinde dava dışı araçta yolcu olarak bulunduğunu, davalı tarafından ZMS ile sigortalanan araç ile gerçekleşen çift taraflı kazada yaralandığını ve malul olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 4.000,00 TL sürekli iş göremezlik, 500 TL geçici iş göremezlik, 500 TL geçici bakıcı gideri tazminatı olmak üzere 5.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden temerrüt faizi ile tahsilini talep etmiş, ıslahla talebini 85.415,47 TL’ ye yükseltmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Uyuşmalık Hakem Heyeti tarafından, talebin kabulü ile 85.415,47 TL maddi tazminatın 16/04/2020 tarihinden yasal faizi ile davalı ... şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalının itirazının kabulüne, sunulan maluliyet raporu ile kaza ile maluliyet arasındaki illiyet bağının anlaşılamadığı, maluliyet raporunun yeterli olmadığı gerekçesi ile başvurunun usulden reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Sözkonusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Sütçü İmam Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 21/01/2019 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti % 14,4 olarak belirlenmiştir. Anılan bu raporun tanziminde, 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere göre belirleme yapılmadığı görülmektedir.
İtiraz Hakem Heyeti tarafından; maluliyet raporunda kazadan sonra davacıda bel fıtığı geliştiği belirtilmekle bel fıtığının daha önceki bir kazaya bağlı olabileceği, bir operasyon geçirildiği ve buna bağlı deride scar olmakla bu tür arazın dava konusu trafik kazasına bağlanamayacağı, maluliyet oranının farklı değerlendirilebilmesi ihtimalinin yüksek olduğu, raporun bu haliyle yeterli olmayacağı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Bu nitelikleri gereği de eksiklik bulunması halinde tamamlanabilir olup olmadıklarına göre ve 6100 sayılı HMK'nın 114 ile 115. maddelerindeki düzenlemeler kapsamında ele alınmaları gerekir. Davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, HMK'nın 115/2. maddesi gereği eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilip sonucuna göre karar verilmelidir.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince hükme esas alınan, davacının başvuru yaparken dosyaya sunduğu Sütçü İmam Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 21/01/2019 tarihli raporunda 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere göre belirleme yapılmadığı gibi, raporda Lomber fleksiyon, ekstansiyon ve lateral fleksiyon kısıtlılığı ile opere edilmiş disk lezyonuna bağlı belirlenen maluliyet ile kaza arasında illiyet bağı olup olmadığı dosya kapsamından tespit edilememiştir. Davacının maluliyetinin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağının bulunduğunun da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Bu nedenlerle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda, davacının tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakları dosya arasına getirtildikten sonra muayenesi de yapılarak, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre, kazadan sonra oluştuğu belirtilen Lomber fleksiyon, ekstansiyon ve lateral fleksiyon kısıtlılığı ile opere edilmiş disk lezyonu tanısının kaza ile illiyet bağının olup olmadığı, maluliyet oranına etki edip etmediği ve maluliyet oranı tespit edilerek sonucuna göre davalı lehine oluşan kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.