3. Hukuk Dairesi 2017/14175 E. , 2017/16546 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : 1. ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen istidat davasında verilen hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ... şirketinin düzenlediği faturalar ile kendisinden hukuka aykırı olarak kayıp kaçak, iletim, dağıtım, perakende satış hizmet bedeli vs adlar altında bedeller tahsil ettiğini ileri sürerek; şimdilik 1.000,00 TL"nin her bir fatura için ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davacının fatura ödemelerini ihtirazi kayıt ileri sürerek yapmadığı, tarafların aralarındaki sözleşme hükümleri ile bağlı oldukları ve 4721 sayılı TMK"nun 2. maddesindeki dürüstlük Kuralına uygun hareket etmeleri geretiği, taraflar tacir olup, basiretli bir tacir gibi hareket etmeleri gerektiği, alınan bilirkişi raporunda davalı şirketçe tahsil edilen faturalarda yer alan davaya konu bedellerin EPDK tarafından belirlenen tarife ve birim fiyatlar çerçevesinde alındığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükme karşı, davacı taraf istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle, davacı tarafın istinaf talebinin kısmen kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine ve davalı taraf lehine avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir. hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir.
Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.).
Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; dava tarihi itibari ile haklı durumda bulunan ve kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamıştır.
Ancak, bu yanılgının düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükme “9-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dava talep miktarı nazara alınarak, 1.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" şeklinde ekleme yapılmasına, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nun 370/2. maddesi uyarınca, davacı yararına düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.