8. Hukuk Dairesi 2012/1599 E. , 2012/7347 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Sınırlandırmanın iptali ve tescil
... ile Hazine ve Akıncı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki sınırlandırmanın iptali ve tescil davasının kabulüne dair Mutki Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 22.11.2011 gün ve 28/157 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, kadastro çalışmaları sırasında mera niteliğiyle tespit ve tescil edilen taşınmazların atalarından kendisine kaldığını açıklayarak ve zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleştiğini ileri sürerek 115 ada 26 parsel ve 116 ada 1 nolu parselin tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hazine temsilcisi kadastro tespitlerinin doğru olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı köy tüzel kişiliğine dava dilekçesi yöntemine uygun olarak tebliğ edilmiş köy tüzel kişiliği temsilcisi kendisine yetki verilen Niyazi Birlik duruşmaya katılmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu 115 ada 26 parsel ile 116 ada 1 nolu parsellerin tapu kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
Hüküm süresi içerisinde Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Toplanan deliller, tüm dosya kapsamından; dava konusu parsellere ilişkin kadastro tutanakları getirilmiştir. 115 ada 26 ve 116 ada 1 nolu parsellerin: senetsizden, mera niteliğiyle, 29.06.2006 tarihinde, orta malı olarak, tespitlerinin yapıldığı ve itirazsız olarak 18.10.2006 tarihinde kesinleştirildikleri görülmüştür.
Mahallinde keşif yapılmıştır. Mahkemenin gözlemine göre her iki parselin keşif tarihi itibariyle üzerinin yeşil otlarla kaplı olduğu, yonca ekili bulunduğu, eğiminin % 45 civarında olduğu, yol genişletme çalışmaları nedeniyle teraslama ve hafriyat yapıldığı, taşınmazların yabancı ot ve çayırlarla örtülü bulunduğunun belirlendiği anlaşılmıştır. Komşu köylerden belirlenen üç yerel bilirkişi ortak beyanlarında özetle; dava konusu yerlerin davacıya atalarından kaldığını, yonca tarımı yapılarak ve hayvan otlatılarak zilyetliğin devam ettiğini açıklamışlardır. Davacı tanığı ise, bu yerin babası tarafından davacıya bağışlandığını söylemiştir. Keşifte görevlendirilen ziraat ve jeolog bilirkişiler: dosyaya sunmuş oldukları ortak raporlarında özetle; dava konusu yerin toprak muhafaza ve orman alanı muhafaza karakteri taşıdığının görüldüğünü, yabancı otlarla kaplı olduğunu, eğiminin % 40-45 civarında bir kısım yerde ise % 30-35 civarında olduğunu, taşınmazın üst tabakasında taşlılık seyrek ise de alt tabakalara doğru gidildikçe artış gösterdiğini açıklamışlardır.
Orman Yüksek Mühendisi raporunda: dava konusu yerlerin sürülmemiş ve işlenmemiş olduğunu, yonca, çayır ve yabani otlarla kaplı bulunduğunu, yol genişleme çalışmaları nedeniyle teraslama yapılıp hafriyat alındığını eğimin % 30 - 35 civarında bulunduğunu, eski memleket haritasında orman sayılmayan alanda kaldığını, orman amenajman planında çok bozuk meşe baltalığı ve orman toprağı vasfındaki alanlar içerisinde bulunduğunu, 3116 sayılı Kanuna göre orman sayılmayan alanlardan olduğunu rapor etmiştir. Komşu parsellere ilişkin kadastro tutanakları getirtilmiştir. Senetsizden tespitlerinin yapıldığı görülmüştür. Bu köyde İl Tarım Müdürlüğünün mera çalışmaları yaptığı ve 25.07.2008 tarihinde mera çalışmalarının kesinleştirildiği bildirilmiştir. Açıklanan olgular tarafların ve mahkemenin bilgisindedir.
Uyuşmazlık kadastro çalışmaları sırasında mera niteliğiyle orta malı olarak tespit ve tescil edilen taşınmazların kadastrodan önceki eklemeli zilyetlik nedeniyle iktisap edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Gerek dinlenen yerel bilirkişiler, gerekse davacı tanığı zilyetlik konusunda ortak beyanlarda bulunmuş iseler de, özellikle keşifte görevlendirilen uzman bilirkişilerin dosyada mevcut raporları kapsamlarına göre dava konusu taşınmazların hiçbir zaman ekilip sürülmediği yabani otlarla kaplı olduğu dosya kapsamıyla sabittir. Bundan ayrı, dava konusu taşınmazların eğim durumu, hiç ekilip sürülmemesi sebebi ve yabani otlarla kaplı bulunması ve bu halleriyle mera özelliğini taşımaları nedeniyle zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün olmayan yerlerden olduğu tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davanın reddine karar vermek gerekirken maddi olay ve hukuki nitelemeyle delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmamıştır.
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK.nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 11.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.