3. Hukuk Dairesi 2016/8002 E. , 2017/16552 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının .... rütbesiyle görev yaptığını, davalıya 27 Aralık 2010 -14 Ocak 2011 tarihleri arasında maaş, 01-14 Ocak 2011 tarihleri arasında 14 günlük maaş farkı ve son olarak 15 Ocak -14 Şubat 2011 tarihleri arasında da ayrıca maaş ödendiğini oysa, 27.12.2010 tarihinde izinden dönmeyen davalının, bu tarihten itibaren maaşa hak kazanmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıya ödenen toplam 4.314,09-TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; alınan bilirkişi raporuna itibar edilerek, davacının davalıdan idari hata olmaksızın yaptığı ödemeleri zaman sınırı olmaksızın talep edebileceği, bu dönemin 27.12.2010-14.01.2011 tarihleri arasındaki 19 günlük süreyle sınırlı olduğu, bu dönem haricindeki dönemlerle ilgili ödemelerin idare tarafından davalıya hataen yapıldığı, hatanın fark edildiği tarihten itibaren 60 günlük hak düşürücü süre içinde dava açılarak davalıdan haksız ödemelerin tahsilinin istenmesinin gerektiği, belirtilen süre içinde davanın açılmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, yersiz ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi istemine ilişkindir.
27.01.1973 tarih, 1972/6-1973/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “... Yokluk ile mutlak butlan halleri hariç ve kişinin gerçek dışı beyanı veya hilesi de sebebiyet vermemiş olmak kaydıyla idarenin yanlış şart tasarrufunu (özellikle yanlış intibak işlemini) ancak iptal davası süresi veya kanunlarda özel bir süre varsa bu süre içinde yahut iptal davası açılmışsa dava sonuna kadar, geriye yürür şekilde geri alabileceğine, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geriye yürür şekilde geri alınmayacağına, bu süreler geçtikten sonra yanlış tasarrufun geri alınması halinde geri alma gününe kadar doğmuş
durumların, parasal sonuçları da dahil olmak üzere, hukuken kazanılmış durum olarak tanınması gerektiğine, bu nedenle yanlış işlemin (intibakın) bu süreler geçtikten sonra geri alınması durumunda geri alma gününe kadar ödenmiş bulunan fazla paraların (aylıkların) hukuken geçerli bir nedenle ödenmiş bulunduğunun kabulü gerekmesi karşısında artık sebepsiz zenginleşme söz konusu olamayacağından, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak geri istenemeyeceğine” karar verilmiştir.
İdari işlemler maddi mahiyetlerine göre “şart işlemler” ve “subjektif işlemler” diye ikiye ayrılmaktadır. Şart işlemler veya durum işlemler (actes-condition), bir kişiyi veya bir şeyi hukuk kurallarınca önceden tespit edilmiş bulunan, genel, objektif ve kişilik dışı bir hukuki statüye (duruma) sokan veya böyle bir statüden çıkaran işlemlerdir. Şart işlemde işlemin içeriği, statüsel niteliktedir, yani önceden kişilik dışı ve objektif olarak belirlendiğinden yaratılan hukuki durum, o durum içine sokulacak herkes için geçerlidir. Şart işlemlerin en bilinen örneği memur atama işlemidir. Şart işlemler lehine oldukları kişilere subjektif haklar bahşetmezler, bu haller onların şahsına verilmiş haklar değil, bulundukları statüden kaynaklanan haklardır.“Subjektif işlemler (actes subjectifs)” ise, bireysel hukuki durumlar doğuran ya da bireysel hukuki durumlarda değişiklik yaratan işlemlerdir.
İdarenin parasal ödeme kararları (decisions pecuniaires), hak yaratıcı işlemler (şart tasarruf işlemleri) niteliğinde değildir. İdarenin para ödeme kararları kanunla öngörülen şartların gerçekleşmesi durumunda, hak sahibi haline gelmiş kişilere belli bir paranın ödenmesi kararı niteliğindedir. İdarenin aldığı ödeme kararı “tespit edici” niteliktedir, hak doğurucu işlem değildir. Bu işlemlere konu olan hak, bu kararların alınmasıyla değil, kanunun öngördüğü koşulların gerçekleşmesi ile ortaya çıkar. Söz konusu kararlar ortaya çıkmış hakkı tespit ederler. Dolayısı ile ödeme kararlarında bir hata olmuş ve hak edilmediği halde ödeme yapılmış ise bu karar iptal edilebilir veya geri alınabilir. Bu ödeme kararlarına ilişkin örnekler; memur maaşları, lojman tazminatı ve teşvik pirimleri ödenmesi v.s şeklinde sayılabilir.(Prof.Dr...., İdare Hukuku 1.Cilt ... 2003).
Somut uyuşmazlıkta;... K.lığı’nda görev yapan davalıya 27.12.2010- 14.02.2011 tarihleri arasında toplam 4.314,09 TL fazla ödeme yapıldığının davalı tarafça tespit edildiği ve tespit üzerine eldeki alacak davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava edilen alacağın konusu, idarenin izin dönüşü geri dönmeyen davalıya haketmediği halde ödediği maaşın iadesi talebine ilişkin olup, yukarıda açıklandığı gibi dava konusu alacağın idarenin bir şart tasarrufuna dayanmadığı, salt hatalı ödemeden kaynaklandığı açıktır. Ortada bir şart tasarrufu bulunmadığından, şart tasarrufun varlığı halinde uygulanacak ilkelerin somut olayda uygulama yeri yoktur.
Kaldı ki ...nun 05.12.1984 tarih 387-997 sayılı kararı ile İ.B.K.nın idare tarafından yapılan bütün ödemelere uygulanması halinde, idarenin haksız iktisap kurallarından hiçbir zaman yararlanamaması ve memurların yapmış oldukları bütün hatalı ödemelerin idare tarafından gerek ödeme yapılan kişilerden, gerekse ödemeyi yapandan geri alınamaması gibi bir sonuç doğuracağı ve bununda idareyi işlemez duruma getireceği gerekçesi ile savunulamayacağı kabul edilmiştir.
Bu durumda, dava konusu hatalı ödeme Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerinde yer alan sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde istenebilecektir. Ödemenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı BK"nun 66. maddesi (6098 sayılı TBK."nun 78.maddesi) hükmü gereğince; borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse, yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödediğini geri isteyebilir. Madde metninde ifade edilen yanlışlık: eda ile ilgili bir
hata olup, daha açıklayıcı şekilde belirtmek gerekirse edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren ve davacı idarenin hataya düşmeseydi, davalıya edada bulunmayacağı anlamına gelmektedir.
Bu itibarla; izinden dönmeyen davalının, 27.12.2010 tarihinden itibaren maaşa hak kazanamadığı ve bu tarihten itibaren davalıya ödenen maaş ve maaş farkı ödemesinin tamamının yanlışlıkla ve yersiz yapıldığının mahkemece kabulü gerekirken; yanılgılı değerlendirme sonucu 27.12.2010 - 14.01.2011 tarihleri arasındaki dönem dışındaki dönemlerle ilgili ödemeler yönünden red kararı verilmesi doğru olmamış, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 27.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.