
Esas No: 2014/2017
Karar No: 2014/3620
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2014/2017 Esas 2014/3620 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar ile davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... Köyü 131 ada 392 parsel sayılı 52 hektar 9811.63 m² yüzölçümündeki taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir.
Davacı gerçek kişiler, 131 ada 299 sayılı parselin kendi adlarına tespit edildiğini, ancak; dayanağı olan hükmen oluşan 26/11/1997 tarih 3 nolu tapu kaydının 39.930 m² olmasına rağmen kadastro çalışmasında eksik tespit edildiğini, eksikliğin 392 sayılı parselde kaldığını ileri sürerek 299 sayılı parselin tespiti sırasında dayanak tapularından eksik olarak tespit edilen fazlalığının adlarına istemiyle dava açmışlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve 392 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 4032.47 m² yüzölçümündeki bölümünün iptali ile 131 ada 299 sayılı parsele eklenmesine ve davacılar adlarına tapuya tesciline, 131 ada 392 sayılı parselin de 525.779,16 m² yüzölçümünde orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Dairece bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 12/10/2006 gün ve 2006/10404 E. - 13232 K. sayılı kararında özetle; “Mahkemece, dava konusu olduğu belirlenen ve davacılar adlarına tespit edildiği açıklanan 131 ada 299 parsel sayılı taşınmaza ilişkin kadastro tespit tutanak aslı dosyaya getirtilmediği gibi, çekişmeli 131 ada 392 parsel sayılı taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tespiti yapıldığı ve ormanların mülkiyetinin Hazineye, kullanım hakkının ise; Orman Yönetimine ait olması nedeniyle Orman Yönetiminin yanında Hazinenin de davada davalı olarak yer alması gerektiği düşünülmeden ve taraf teşkili tamamlanmadan sadece Orman Yönetimi taraf gösterilerek açılan davada uyuşmazlığın esası ile ilgili hüküm kurulamayacağı”na değinilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, ... Köyü 131 ada 299 parsel sayılı taşınmazın 35686 m² yüzölçümü ve fındıklık niteliğiyle tespit gibi davacılar adına tesciline, davacıların krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların 131 ada 299 sayılı parsele eklenerek anılan parselin bu miktar ile tapuya kayıt ve tesciline yönelik talebinin reddine, ... Köyü 131 ada 392 parsel sayılı taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tescilli olduğundan bu parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına, karar kesinleştiğinde tutanak aslının tapu müdürlüğüne devrine ve beyanlar hanesindeki davalıdır şerhinin kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler ile davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Dairece ikinci kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 23/12/2008 gün ve 2008/11744 E. - 18262 K. sayılı bozma kararında özetle; “Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece karara dayanak alınan uzman bilirkişi raporunda, fen bilirkişisi krokisinde (A) harfi ile gösterilen kısmın orman tahdit sınırları içinde kaldığı, (B) harfi ile gösterilen kısmın orman tahdit sınırları dışında kaldığı, (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerin benzer olup üzerinde çapları 35-50 cm arasında değişen, 40-50 yaşlarında karaçam ve meşe ağaçlarının bulunduğu, her iki kısmın toprak yapısı ve bitki örtüsü itibariyle eylemli orman niteliğinde olduğu belirtilmiş ise de çekişmeli taşınmazın orman tahdidine göre konumunun Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde gösterilmediği için denetlenememektedir. Bundan ayrı; fen bilirkişisinin rapor ve krokisinde 131 ada 392 nolu parselden ayrılarak davacılar adına tespit edilen 131 ada 299 sayılı parsele eklenilmesi istenilen ve fen bilirkişisi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların tespit esnasında 131 ada 392 sayılı orman parseli sınırları içinde kaldığının belirtildiği, davacı gerçek kişilerin adına tespit edilen 131 ada 299 sayılı parselin dayanağı olan 26/11/1997 tarih ve 3 nolu tapu kaydının edinme nedeni olan tescil ilâmının ekindeki krokinin ölçekli ve uygulanabilir nitelikte olmasına rağmen fen bilirkişisi krokisinde gösterilen tapunun kapsadığı alan ile tapu kaydının dayanağı olan krokinin şekil olarak benzemediği, davacı gerçek kişilerin dayanak tapularının kapsadığı alanın daha fazla olmasına rağmen kadastro çalışmasında eksik tespit edildiğini, eksikliğin 392 sayılı parselde kaldığını ileri sürerek, dava açtıklarına göre, tapu kaydı krokili ise öncelikle krokinin kapsadığı alanın tapu kapsamı sayılması gerektiği gözetilmeksizin yetersiz uygulamaya, incelemeye ve Yargıtay denetimine açık olmayan yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulamaz.
1) Bu nedenle; mahkemece, öncelikle dava konusu taşınmazlara kuzey yönden komşu 296, 297 ve 298 parsel sayılı taşınmazlara ait kadastro tespit tutanağı ile varsa dayanağı kayıtlarının, tutanakları kesinleşmiş ise tapu kayıtlarının iktisap nedeni ve tarihi yazılı olarak, tapu kaydı kadastro tespitine itiraz davası sonucunda hükmen oluşmuş ise hüküm dosyaları ile birlikte getirtilerek dosya içine konmalıdır.
2) Dosya keşfe hazır hale getirildikten sonra, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde iki harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre davaya konu taşınmaz ile her iki köydeki komşu parsellerin tahdide göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek yine, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritası, kesinleşen orman kadastrosu, varsa aplikasyon ve 2/B madde uygulama haritaları ölçeklerinin kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftasının ölçeği de bu haritaların ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, bu haritalar birbiri üzerine aplike edilerek düzenlenecek bu haritalarda komşu ve yakın komşu parsellerin birlikte gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı yönetmelikler ile teknik izahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmelidir
3) Yine, mahkemece yapılacak keşifte, davaya konu taşınmazın tespit dayanağı tapu kaydı, yerel bilirkişiler ve fen ehli eliyle çevre parsellerin dayanakları ile denetlenerek 3402 sayılı Kanunun 20/c, 21 ve 32/3 maddeleri gereğince sabit sınırdan başlamak suretiyle yöntemince çevresine uygulatılmalı, dayanak tapu kaydının tescil krokisinin uygulanabilir olduğu gözetilerek kroki çapına itibar edilmek suretiyle kapsamı duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmeli, kapsam belirlenirken tapunun dayanağı tescil krokisinde sarı ve kırmızı renkte gösterilen bölümlerin tescil krokisinin kapsamı dışında kaldığı yine, yeşil ve mavi ile gösterilen alanların tescil krokisi içinde kaldığı ancak (C) harfi ile gösterilen bölüm kroki içinde ise de komşu 300 parsel sayılı taşınmazın içinde kaldığı, yine yapılan uygulamada davacı gerçek kişiler adına tespit edilen ... Köyü 131 ada 299 parsel sayılı taşınmaz içinde kalıp da orman sınırı içinde veya orman niteliğinde olduğu saptanan ancak tapu kaydının dayanağı tescil ilâmı krokisi kapsamında kalmayan yer için Orman Yönetimi ve Hazinenin her zaman dava açabileceği gözetilmelidir.
4) Kabule göre ise, yerel mahkemece hüküm yerinde her ne kadar ... Köyü 131 ada 392 parsel sayılı taşınmaz, orman niteliği ile Hazine adına tescilli olduğundan, bu parsel yönünden karar verilmesine yer olmadığına denmiş ise de, davacılar tarafından süresi içinde açılan dava ile bu parselin krokide (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımları dava konusu edildiğinden, kadastro tespit tutanağının kesinleşmeyeceği, her nasılsa tutanağının kesinleştirilerek tapuya tescil edilmiş olmasının hukukî sonuç doğurmayacağı nedeniyle ... Köyü 131 ada 392 parsel sayılı taşınmaz hakkında sicil oluşturulmamasının doğru olmadığı”na değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne ve dava konusu ... Köyünde bulunan 152 ada 392 nolu parselin tespitinin iptaline, fen bilirkişi raporunda (A) ve (B) harfleri ile gösterilen alanların ifraz edilerek 131 ada 299 sayılı parsele eklenmesine ve eklenen alanla birlikte 131 ada 299 nolu parselin 1/3’er pay oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, kalan kısmın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından ise esasa yönelik olarak temyiz edilmiş, Dairece üçüncü kez bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/07/2011 gün ve 2011/4638 E. - 9343 K. sayılı bozma kararında özetle; “incelenen dosya kapsamına göre; dosyada birden fazla fen bilirkişi raporu olduğu halde mahkemece hangi fen bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilmemiş, 152 ada 392 nolu parselden ifrazı ile 152 ada 299 nolu parsele eklenmesine karar verilen (A) ve (B) harfleri ile gösterilen bölümlerin yüzölçümleri ve bu bölümler çıktıktan sonra 152 ada 392 nolu orman parselinin kalan kısmı yazılmamış; davacılardan ..., davanın devamı sırasında 09.07.2010’da vefat ettiği, geriye mirasçı olarak diğer davacı olan çocukları ... ve ... kaldığı halde, ölü kişiye pay verilmiştir. Bu hali ile hüküm infaza elverişli olmadığından bozma nedenidir.
Kabule göre de; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi yasal hasım olmadıkları halde, yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılması ve leyhlerine vekâlet ücreti takdir edilmemiş olmasının doğru görülmediği”ne değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kesin hüküm nedeniyle kabulüne ve dava konusu ... Köyü 131 ada 299 ve 392 nolu parsellerin kadastro tespitinin iptaline, 26.05.2012 günlü fen bilirkişi krokisinde (A) ve (B) harfleri ile gösterilen toplam 3908,29 m²"lik kısmın 131 ada 392 nolu parselden ifraz edilerek 131 ada 299 nolu parsele eklenmesine ve 131 ada 299 nolu parselin 39594,29 m² olarak tespitteki niteliği ile ½ şer payla ... ve Melike Koç adına tespit ve tesciline, 131 ada 392 nolu parselin (A) ve (B) harfleri ile gösterilen kısımların ifrazından sonra geri kalan yüzölçümünün 525903,34 m² olarak orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi yasal hasım olduklarından yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden, davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından ise esasa yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1967 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 2003 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşmeyen aplikasyon ve 2/B uygulaması vardır.
1) Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin esasa ilişkin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün onanması gerekmiştir.
2) Davacıların yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Mahkemece bozma kararına uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. Şöyle ki; hükmüne uyulan bozma kararında davalılar Hazine ve Orman Yönetimi yasal hasım olmadıklarından yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılması ve leyhlerine vekâlet ücreti takdir edilmemiş olmasının doğru görülmediği gereğine değinildiği halde, mahkemece yine aynı gerekçeyle yargılama giderleri davacılar üzerinde bırakılarak leyhlerine vekâlet ücreti takdir edilmemiştir. Bu nedenle yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: 1) Yukarıda birinci bentde açıklanan nedenlerle; davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,
2) İkinci bentde açıklanan nedenlerle; davacıların yargılama giderleri ve vekâlet ücreti yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yatırdıkları temyiz harcının istek halinde iadesine 27/03/2014 günü oy birliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.