10. Hukuk Dairesi 2020/9616 E. , 2021/9086 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Çardak Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı fer"i müdahil kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, fer"i müdahil kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı 2008 yılı temmuz ayından 2015 yılı nisan ayına kadar çalıştığının tespitini talep etti.
II-CEVAP
Davalı vekili, davacının yevmiye usulünce 2008 Ağustos ayında üç ay deneme süreli olarak sabah 1,5 saat, akşam üzeri 1,5 saat olmak üzere günde 3 saat süreli çalıştırılmak suretiyle işe alındığını, çalışma süresine göre aylık ücretlerinin belirlendiğini, davacının imzalarını taşıyan ücret edemelirine ilişkin bordroların düzenlendiğini, davacı tarafa işten çıktığı tarihe kadar ücretlerinin tam ve eksiksiz ödendiğini, davacının 11/08/2011 tarihine kadar yevmiyeli işçi olarak çalıştığını, davacının babasına ait arazilerde ziraat yaptığını, süt toplama işini zaman zaman bırakarak ziraatle uğraştığını, davacı ile 11/08/2011 tarihinde belirsiz süreli iş akdi akdedildiğini, günlük üç saat çalışması toplanmak suretiyle aylık çalışma süresine karşılık gelen ücretin asgari ücret üzerinden hesaplanarak ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacının tam gün çalışmasının söz konusu olmadığını, davacının süt toplama işinden başka iş yapmadığını, davacının 11/08/2011 dtarihine kadar sözleşme akdetmeye yanaşmadığını ve har an işi bırakabileceğini belirtiğini, sigortalı olmamayı bizzat kendisinin istediğini, 11/08/2011 tarihinden sonra ise sözleşme uyarınca sigortaya bildirim yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Fer-i Mühadil vekili, 21/12/2015 havale tarihli dilekçesinde özetle; Davacının kurum kayıtlarına göre davalıya ait işyerinde 2011/8. ayından önce çalıştığına dair bir bildirimin yapılmadığını, 2010 yılı öncesi çalışmalarının hak düşümü süresine uğradığını, davacının çalışmaya dair iddiasını kanıtlamak zorunda olduğunu, çalışıldığı iddia edilen dönemlere ait kuruma verilen bildirge ve bordroların bulunması gerektiğini, davanın kamu düzenini ilgilendirdiğini bu nedenle hiç şüpheye yer bırakmayacak ölçüde sahip delillerle ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne, davacının davalı İnceler Tekkesi Sulama Kooperatifine ait 1099204.020 işyeri sicil nosunda işlem gören işyerinde; 01/08/2008 - 30/06/2015 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalıştığının tespitine,
11/08/2011-30/06/2015 tarihleri arasında çalışmış olduğu günlerin kuruma bildirilmiş olması nedeniyle bu süreye dair tespit olunacak bir hizmetin bulunmadığının tespitine,
01/08/2008-10/08/2011 tarihleri arasında ayda 12"şer gün hizmet akdi ile asgari ücretle çalıştığına, bu süreye dair toplam 436 günlük çalışmasının tespitine, eksik primlerin davalı İnceler Tekkesi Sulama Kooperatifince tamamlanmasına ve tespit edilen çalışma gün toplamının diğer hizmet süreleri ile birleştirilmesine karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
... Bölge Adliye Mahkemesi, usul ve esas açısından ilk derece mahkemesi kararını yerinde bulmak suretiyle; fer"i müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı fer"i müdahil Kurum vekili, davacının davalı kooperatiften 2011/8.ayından önce çalıştığına ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığını, davacı tarafın 2010 yılı öncesine ait iddia ettiği çalışmalar yönünden 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, ayrıca davalı kooperatifin kurumca 06/09/2011 tarihinde kanun kapsamına alındığını bu tarihten önceki kuruma bildirilmediği iddia edilen sürelerin bu yönden de kabulünün mümkün olmadığını, bu tür davaların hiç kuşkuya düşülmeyecek şekilde ispatlanması gerektiğini, kurum işleminin yerinde olduğunu tüm bu nedenlerle kararın bozulmasına karar verilmesini talep edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacının 2008 yılı temmuz ayından 2015 yılı nisan ayına kadar kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini talep ettiği davada, davacının 11.08.2011 - 30.06.2015 döneminde kısmi bildirimlerinin olduğu, Mahkemece, 11.08.2011 - 30.06.2015 tarihleri arasındaki sürelerin Kuruma bildirildiği, 01.08.2008 - 10.08.2011 tarihleri arasında ise ayda 12 gün çalıştığının tespit edilmesine rağmen “Hüküm” bölümünde davanın kabulüne denilmesi nedeniyle hüküm kendi içinde çelişkili hale gelmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294-301 maddelerinde mahkeme kararlarının nasıl olması gerektiği belirlenmiştir. Kanunun 297. maddesinin (2). fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, düzenlemesi ile oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olması gerektiği bildirilmiştir.
Davacının, davalı nezdinde kısmen çalıştığı tespit edildiği halde davanın kabulüne denilmesi ile hükmün kendi içinde çelişkili hale gelmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 28/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.