8. Hukuk Dairesi 2018/3950 E. , 2019/10919 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde belirtilen dava konusu taşınmazda vekil edeninin de hissesi olduğunu, davalıların davacının taşınmaza girmesine engel olduklarını belirterek, davalılardan dava tarihine kadar dört aylık ecrimisilin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuştur
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 8224 ada 4 parsel 6 nolu bağımsız bölümün tamamı tarafların murisi Sebahattin Denizsümeren adına kayıtlı iken iken 1/2 hissesini davacı Tatiana"ya 04.02.2009 tarihinde sattığı, ancak Antalya 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/564 Esas, 2014/502 Karar sayılı muris muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil davası neticesinde davacı Tatiana adına kayıtlı olan 1/2 hissenin iptaline karar verildiği, son olarak taşınmazın 2/8 hissesinin davacı Tatiana, 3/8 hissesinin davalı ..., 3/8 hissesinin de davalı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Kural olarak, men edilmedikçe paydaşlar birbirlerinden ecrimisil isteyemezler. İntifadan men koşulunun gerçekleşmesi de, ecrimisil istenen süreden önce davacı paydaşın davaya konu taşınmazdan ya da gelirinden yararlanmak isteğinin davalı paydaşa bildirilmiş olmasına bağlıdır. Ancak, bu kuralın yerleşik yargısal uygulamalarla ortaya çıkmış bir takım istisnaları vardır. Bunlar; davaya konu taşınmazın kamu malı olması, ecrimisil istenen taşınmazın (bağ, bahçe gibi) doğal ürün veren yada (işyeri, konut gibi) kiraya verilerek hukuksal semere elde edilen yerlerden olması, paylı taşınmazı işgal eden paydaşın bu yerin tamamında hak iddiası ve diğerlerinin paydaşlığını inkar etmesi, paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belirli bulunması, davacı tarafından diğer paydaşlar aleyhine daha önce bu taşınmaza ilişkin, elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri davalar açılması veya icra takibi yapılmış olması halleridir. Bundan ayrı, taşınmazın getirdiği ürün itibariyle de, kendiliğinden oluşan ürünler; biçilen ot, toplanan fındık, çay yahut muris tarafından kurulan işletmenin yahut, başlı başına gelir getiren işletmelerin işgali halinde intifadan men koşulunun oluşmasına gerek bulunmamaktadır.
Yine paydaşlar arasında yapılan kullanım anlaşması sonucu her paydaşın yararlanacağı ortak taşınmaz veya bölümlerinin belli bulunması durumunda, davacı paydaş tarafından davalı paydaş aleyhine bu taşınmaza ilişkin elatmanın önlenmesi, ortaklığın giderilmesi, ecrimisil ve benzeri dava açılması hallerinde yine intifadan men koşulu aranmaz.
Bu nedenle, davaya konu taşınmazlar yönünden sayılan istisnalar dışında intifadan men koşulunun gerçekleşmesi aranacak ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği iddiası, her türlü delille kanıtlanabilecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 27.02.2002 tarihli ve 2002/3-131 Esas, 2002/114 Karar sayılı ilamı)
Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında, davacı paydaşın, ecrimisil isteyebilmesi davaya konu taşınmazdan veya gelirinden yararlanmak isteğini davalı paydaşlara bildirmiş olmasına bağlıdır.
Mahkemece, davacının taşınmazın kullanımının engellediğinin ispatlanamadığından davanın reddine yönelik kararı dosya kapsamındaki tespit ve ceza dosyası, tanık ve taraf beyanları birlikte değerlendirildiğinde yerinde değildir. O halde, Mahkemece, davacının, intifadan men olgusunun gerçekleştiği yönündeki iddiasını dayandırdığı, 26.07.2012 tarihinde düzenlenen ihtarnamenin davalılara tebliğ edilip edilmediği araştırılarak sonucuna göre, intifadan men koşulunun gerçekleştiği tarih net olarak belirlendikten sonra dava tarihine kadar hesaplanacak ecrimisil alacağının kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları yukarıda gösterilen sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HUMK"un 440/I. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 04.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.