21. Hukuk Dairesi 2018/3237 E. , 2019/3158 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, sigortalılık başlangıç tarihi ve çalışan sürelerinin tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Davacı 01/08/1991-31/10/1991 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen çalışmalarının tespitini istemiştir.
Mahkemece,davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu,niteliği,başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına 01/08/1991 tarihli işe giriş bildirgesinin 393056 sicil numaralı ... işyerinden 02/09/1991 tarihinde kuruma intikal ettiği, hizmet cetvelinde davalı işyerinden Kuruma bildirilen çalışması bulunmadığı,davalı ... iş yerinden 1991 yılı 9. ve 10 ayda 2 işçinin (1 kadın) 30’ar gün çalıştığına dair aylık sigorta primleri bildirgesi düzenlenip prim ödendiği,ancak bordo verilmediği, mahkemece tanık olarak dinlenen ve aynı işyerinde sigortalılık başlangıç tarihinin 01/08/1991 olduğunun tespitine ilişkin kesinleşen karar bulunan davacının ablasının ve sigortalılık başlangıç tarihinin 15/01/1984 olduğu mahkeme kararı ile tespit edilen dayısının oğlunun, davacının çalışmasını doğruladığı,komşu işyeri tanığı olarak dinlenen apartman görevlisinin ,davacının 1991 yılında 4-5 ay kadar amcası Mehmet ile beraber tesisat, kalorifer işi yaptığını beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Mahkemece yapılacak iş; davacının sigorta sicil numarasının hangi yılın ve ilin serilerinden olduğunu Kurumdan sormak, Kuruma işveren tarafından verilen aylık sigorta primleri bildirgeleri bakımından işverence adına prim ödenen 2 sigortalının sicil numaralarının bildirilip bildirilmediğini sormak, ...... Kurumu,...... odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmaya dair bilgisi olan yeter sayıda tanık dinlemek, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyizinin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine,
29/04/2019 gününde oy birliğiyle karar verildi.