Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1295
Karar No: 2021/9551
Karar Tarihi: 05.10.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/1295 Esas 2021/9551 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/1295 E.  ,  2021/9551 K.

    "İçtihat Metni"

    İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

    Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının, haksız tahsilat iddiası yönünden davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, mükerrer tahsilat iddiası yönünden ise davanın reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı tarafın istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında verilen karar, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 05/10/2021 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av....r geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, abonelik sözleşmesinde fiyatlandırmada hangi tarifenin uygulanacağı ve hesaplamanın ne şekilde yapılacağı hususunda açıklık bulunmadığını, EPDK tarafından uygulanmakta olan TARİFE 1 tablosunda belirtilen birim fiyat içerisine kayıp – kaçak bedeli dahil edilmiş iken; TARİFE 2 de belirtilen birim fiyatlara ise kayıp - kaçak bedelinin dahil edilmediğini, sözleşmede açık hüküm bulunmamasına rağmen, fatura tahakkuklarının kayıp-kaçak bedelini de içeren yüksek birim fiyatlı TARİFE 1 üzerinden yapıldığı gibi, bu enerji bedeline ayrıca kayıp-kaçak bedeli de eklenmek suretiyle, kayıp – kaçak bedelinin mükerrer olarak kendisinden tahsil edildiğini, davalı şirketin sebepsiz zenginleştiğini; kayıp-kaçak bedelinin tüketiciden tahsil edilmesinin adalet düşüncesiyle ve hukuk devletiyle bağdaşmadığını ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, fazladan tahsil edilen şimdilik 50.000 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 16/06/2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 1.656.678,490 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davaya konu faturalara süresinde itiraz etmeyen davacının fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, sözleşmede uygulanacak olan
    tarifenin taraflarca belirlendiğini, mükerrer kayıp – kaçak bedeli tahsilatı söz konusu olmadığı gibi, kayıp – kaçak bedelinin mevzuat gereğince faturalara yansıtılmasında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    İlk derece mahkemesince; 05/06/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporu hükme esas alınarak, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nda yapılan değişiklikler gözetildiğinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddeleri hükümleri gereğince anılan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği, yapılan kesintilerin EPDK tarafından belirlenen oranlara uygun olduğu, mükerrer tahsilatın gerçekleşmediği, davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumu ve davadan sonra yapılan ve yürürlüğe giren yasa değişikliği karşısında, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle, mükerrer tahsil edildiği iddiasına dayalı kayıp – kaçak bedellerinin iadesi isteminin ispat edilemediğinden reddine, haksız tahsilat iddiasına dayalı kayıp-kaçak bedellerinin iadesi istemiyle açılan davanın, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına (davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, davalı tarafça yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, davacı lehine maktu vekalet ücreti takdirine), karar verilmiştir.
    İlk derece mahkemesinin kararına karşı, taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
    Bölge adliye mahkemesince; yargılama sırasında yürürlüğe girmiş bulunan 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nda yapılan değişiklikler gözetildiğinde, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp- kaçak, dağıtım, iletim, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gereken hükümler içerdiği, 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17., geçici 19. ile 20. maddeleri hükümleri gereğince anılan bedellerin iadesinin talep edilemeyeceği, hakimin, tarafların talep sonucuyla bağlı olduğu, eldeki davada davacı tarafından kayıp – kaçak bedellerinin EPDK tarafından belirlenen tarifelere göre alınması gerekenden fazla alındığı yönünde bir iddianın ileri sürülmediği, 2 nolu tarifenin de uygulanmasının istenemeyeceği; 811.120 TL’lik mükerrer tahsilat iddiasına yönelik talebin yerel mahkemece reddine karar verildiğinden, davalı lehine yargılama giderlerine hükmedilmesi ve nispi vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, bu hususta hüküm kurulmamasının usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında; mükerrer tahsilat iddiasına dayalı kayıp – kaçak bedellerinin (811.120 TL) iadesi isteminin ispat edilemediğinden reddine; haksız tahsilat iddiasına dayalı kayıp kaçak bedellerinin (689.428 TL) iadesi istemiyle açılan davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına (davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, davacı lehine 3.400 TL maktu, davalı lehine 57.606,00 TL nispi vekalet ücreti takdirine), karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281. maddesinde; tarafların, bilirkişi raporunda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri; mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden ek rapor alabileceği; ayrıca gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabileceği açıklanmıştır.
    Bilirkişiler, raporlarını hazırlarken raporun dayanağı olan somut ve özel nedenleri bilimsel verilere uygun olarak göstermek zorundadır. Bilirkişi raporu aynı zamanda Yargıtay denetimine de elverişli olacak şekilde bilgi ve belgeye dayanan gerekçe ihtiva etmelidir. Ancak, bu şekilde hazırlanmış raporun denetimi mümkün olup, hüküm kurmaya dayanak yapılabilir.
    Bilirkişi raporu kural olarak hâkimi bağlamaz. Hâkim, raporu serbestçe takdir eder. Hâkim, raporu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor isteyebileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Bilirkişi raporları arasındaki çelişki varsa hâkim çelişkiyi gidermeden karar veremez.
    Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde davaya konu kayıp-kaçak bedelinin yürürlükteki mevzuat uyarınca davalı tarafından kendisinden alınmasının mümkün olmadığını, bu hususun Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli 2013/7-2454 E. 2014/679 K. sayılı kararı ve aynı yöndeki Dairemiz kararlarıyla belirlendiğini ileri sürdükten sonra, ayrıca hakkında hatalı tarife uygulanmak suretiyle, mükerrer olarak kendisinden kayıp – kaçak bedellerinin tahsil edildiğini belirterek; tarife fark bedeli ile mükerrer kayıp – kaçak bedellerinin de davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Öte yandan; ilk derece mahkemesince alınan 01/06/2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda, davaya konu faturalar üzerinde yapılan inceleme sonucunda, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede hangi tarifenin uygulanacağı hususunda açıklık bulunmadığı, bu nedenle davacı hakkında daha düşük tarife olan Tarife 2 de belirtilen birim fiyatların uygulanması gerektiği, yine sözleşme uyarınca uygulanacak tarife üzerinden % 23,75 oranında indirim yapılması gerekirken, davalı tarafından davacı aleyhine olacak şekilde kayıp-kaçak bedellerini de içeren yüksek birim fiyatlı tarife üzerinden faturaların tahakkuk ettirildiği, kayıp-kaçak bedelini de içeren toplam tarife fark bedelinin 689.428,05 TL, mükerrer tahsil edilen kayıp- kaçak bedelinin ise 811.120,25 TL olduğu ; hükme esas alınan 05/06/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda ise, davalı tarafından “ticarethane aktif enerji tarifesine” göre yapılan faturalandırmanın mevzuata uygun olduğu, mükerrer kayıp-kaçak bedeli tahsilatının söz konusu olmadığı belirtilmiş olup, raporlar arasında çelişki bulunduğu anlaşılmaktadır. Ne var ki, derece mahkemelerince raporlar arasındaki bu çelişki giderilmemiş, 05/06/2018 tarihli rapor doğrultusunda karar verilmiş olmasına rağmen, alınan 01/06/2015 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilmeme nedenleri karar yerinde tartışılıp gösterilmemiştir.
    Hal böyle olunca, bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için, yeniden konunun uzmanlarından oluşturulacak bilirkişi kurulundan, davacının itirazlarını karşılar biçimde, önceki bilirkişi raporlarını da irdeleyen ve çelişkiyi giderecek mahiyette, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınmak suretiyle, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; davacının talebi yanlış değerlendirilmek suretiyle raporlar arası çelişki giderilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    3) Bozma nedenine göre, davacı tarafın vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nın 371. maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının davacı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, HMK"nın 373/2 maddesi uyarınca dava dosyasının bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 05/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi