3. Hukuk Dairesi 2017/15015 E. , 2017/16719 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıdan tekne satın aldığını, 7.500,00 TL borçlandığını, dört adet bono ile ödendiğini, asıl malikin davalının eşi olduğunu, teknenin bakımı için bedel ödediğini, sigortasını yaptırdığını, 17/5/2001 tarihinde teknenin yandığını, masraflarını kendisinin karşılayarak davalının eşi tarafından sigorta şirketine açılan davanın kabul edildiğini, davalının daha sonra bonolara dayanarak icra takibi başlattığını, avalistin evinin satışını engellemek için dosya hesabının ödendiğini, davalının haksız tahsil ettiği parayı iade etmesi ve tekne için zaruri giderlerin ödenmesi için çekilen ihtarın sonuçsuz kaldığını, daha sonra açtığı davada taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL üzerinden davanın kabul edildiğini, belirterek talep fazlası 1.946,88 TL nin ayrıca davalıya nakden ve ...3 İcra Müdürlüğü"nün 2003/4648 sayılı dosyasından ödenen harç ve diğer masrafların önceki dava konusu olan 7.500 TL düşürüldükten sora geriye kalan toplam 8.053,12 TL nin dava tarihinden faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; taraflar arasındaki borç alacak ilişkisinin 2000-2001 yıllarına dayalı olduğunu, esas sözleşmenin 06.06.2000 tarihinde düzenlendiğini, dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolduğunu, bildirmiş, ayrıca ...4 Asliye Hukuk Mahkmesinin 2007/246 esas sayılı dosyasında bu konuyla ilgili hüküm verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; sebepsiz zenginleşmede zaman aşımı süresinin geri isteme hakkını öğrenme tarihinden itibaren 1 yıl olduğu, davacının geri isteme hakkını öğrenme tarihinin ise en geç ...4 Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 2007/246 esas sayılı dosyasının kesinleşme tarihi olan 05.09.2010 tarihi olduğu, bu tarihten geçerli olmak üzere 1 yıllık zaman aşımı süresinin ise 05.09.2011 tarihinde yeni BK yürürlüğe girmeden dolduğu, dava tarihininde 20.01.2012 olduğu sonucuna varılmakla davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Zamanaşımı def"i HMK "da ilk itirazlardan sayılmamış olup zamanaşımı def"inin hangi sürede ileri sürüleceği yasada açıkça düzenlenmemiştir. Bu yönden zamanaşımı def"i, tüm maddi vakıalara ilişkin beyanlarda olduğu gibi, savunmanın değiştirilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülebilir. HMK 141. maddesine göre ise savunmanın değiştirilmesi yasağı davanın yazılı ve basit yargılama usulüne tabi olmasına göre farklılık arz etmekle, yazılı yargılama usulünde savunmanın genişletilmesi yasağı ikinci cevap dilekçesi verilme süresinin dolması ile başlayacağından zamanaşımı def"i ikinci cevap dilekçesinin verilme zamanına kadar yapılabilecektir. Eğer dava basit yargılamaya tabi davalardan ise, bu davalarda cevaba cevap ve ikinci cevap söz konusu olmadığı için zamanaşımı def"inin cevap dilekçesi ile verilmesi gerekecektir. Ancak cevap dilekçesi ile böyle bir savunma yapılmaması durumunda, HMK 139/1 maddesine göre davacının ön inceleme duruşmasını takipsiz bırakması ve davalının buna rağmen davanın müracaata bırakılmasını istemek yerine, bu davayı takip edeceğini bildirerek, davaya devam yönünde alınacak kararla birlikte zamanaşımı def"inde bulunabilecektir.
Davaya yasal süresi içerisinde cevap vermemiş olan davalının süresinden sonra vereceği cevap dilekçesi ile zamanaşımı def"inde bulunabilmesi ancak davacının muvafakat etmesi ile mümkündür. Aksi halde savunmanın genişletilmesi itirazı ile karşılaşan zamanaşımı def"ine değer verilemez. HUMK"nın 202. maddesi uyarınca davacının açık ya da zımni muvafakati yeterli iken, 6100 sayılı HMK"nın yürürlüğünden sonra tarafların açık muvafakati olmadığı sürece iddia ve savunma genişletilemeyeceğinden, davacının açık muvafakati olmadığı sürece zamanaşımı savunması dikkate alınamaz.
Dosyanın incelenmesinde; davalıya dava dilekçesinin 28/05/2013 tarihinde tebliğ edildiği, 08/10/2013 tarihli celsede verilen dilekçeyle zamanaşımı definde bulunulduğu, davacı vekili tarafından 9/10/2013 tarihinde ibraz edilen dilekçeyle zamanaşımı defini kabul etmediklerinin belirtildiği, bu şekilde davalının süresinde zamanaşımı definde bulunmadığı ve davacının açık muvafakati olmadığı görülmekle zamanaşımı savunmasının dikkate alınamayacağı anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece; davanın esasına girilip, taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, mahkemece zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29/11/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.