14. Hukuk Dairesi 2013/15729 E. , 2014/3019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Malatya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2012/316-2013/237
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24.07.2012 gününde verilen dilekçe ile ölünceye kadar bakma akdine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar N.. K.., S.. K.., M.. Ç.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Bakım alacaklısının mirasçıları olan davalılar ölünceye kadar bakım sözleşmenin, bakım alacaklısının ehliyetsizliği nedeniyle geçersiz olduğunu belkirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmü, davalılar N.. K.., S.. K.. ve M.. Ç.. vekili temyiz etmiştir.
Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
Ölünceye kadar bakma akdi sözleşmelerinin kuruluşunda, sözleşme yapma ehliyeti hukuka, ahlaka, adaba uygunluk, iradeyle beyan arasında uyum gibi genel koşulların bulunması gerekir.
İradenin varlığı ise, zihni olgunluğa erişmiş kişilerde aranır. Bu nedenle de bütün sözleşmelerde olduğu gibi, geçerli bir sözleşmenin varlığı için kişilerde işlem yapma (akit yapma) ehliyetinin aranması gerekecektir. Genel olarak ehliyet deyiminden, kişinin medeni haklara sahip olabilme (hak ehliyeti) ile onları kullanabilme (fiil ehliyeti) ehliyeti anlaşılır. Başka bir anlatımla, ancak tam ehliyetli (sezgin, ergin olan ve kısıtlı bulunmayan) kişiler sözleşmeyi ya tek başlarına ya da yasal temsilcilerin izniyle yapabilir. Gerçekten, TMK.m.9 gereği “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir”, TMK.m.16 gereği de “ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar yasal temsilcilerinin rızaları olmadıkça kendi işlemleriyle borç altına giremezler”. Sözleşmenin taraflarından birinin, sözleşme yapma ehliyetinin yoksunluğu o sözleşmenin butlanının gerektirir (TMK.m.15). Buradaki sözleşme ehliyetiyle anlatılmak istenen, kişideki sözleşmenin yapıldığı zamandaki ehliyetin varlığı ya da yokluğudur. Kişinin, sözleşmeden sonra sözleşme ehliyetine hak kazanması, sözleşmeye geçerlilik vermeyeceği gibi sözleşme yapma ehliyetinin sonradan kaybedilmiş olması da o sözleşmeyi geçerli kılmaz.
Somut olayda olduğu gibi, sözleşmenin taraflarından birinin ehliyetten yoksun bulunduğu iddia edilmişse, bu iddianın tarafların gösterecekleri tüm delillerin toplanması, tanıklardan bu yönde açıklayıcı, doyurucu somut bilgiler alınması, varsa ehliyetsiz olduğu iddia edilen kişiye ait doktor raporları, hasta müşahade kağıtları, film grafilerinin eksiksiz getirilmesi suretiyle araştırılması gerekir. Bunun yanında her ne kadar 6100 sayılı HMK’nın 282. maddesi gereğince hakim, bilirkişinin rey ve mütalaası ile bağlı değilse de temyiz kudretinin varlığı veya yokluğunun saptanması, aynı zamanda bilinç, idrak, irade gibi psikolojik unsurlara da bağlı olduğundan çoğu zaman hakimlik mesleğinin dışında özel ve teknik bilgi gerektirmektedir. Ayırt etme gücünün nispi bir kavram olması, kişiye eylem ve işleme göre değişmesi, bu yönde en yetkili sağlık kurulundan özellikle Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını gerekli kılmaktadır. Esasen, TMK"nın 409/2. maddesi akıl hastalığı veya akıl zayıflığının bilirkişi raporuyla belirleneceğini de öngörmüştür.
Yapılan bu açıklamalardan sonra mahkemece, yukarıda belirtildiği biçimde taraf delilleri istenip toplanmalı, 24.02.2011 tarih ve 756 yevmiye numaralı ölünceye kadar bakma sözleşmesi de dosya arasına alınarak, 2212 sayılı parselde paylı malik olan Keziban Karakuş"un sözleşmenin düzenlendiği 24.02.2011 tarihlerindeki durumuna göre hukuki ehliyeti bulunup bulunmadığı konusunda rapor alındıktan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmelidir.
Eksik inceleme ve araştırmayla davanın kabulü doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 06.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.