Abaküs Yazılım
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2102
Karar No: 2021/643
Karar Tarihi: 20.04.2021

BAM Hukuk Mahkemeleri Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi 2019/2102 Esas 2021/643 Karar Sayılı İlamı

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 23. HUKUK DAİRESİ
T.C.
A N K A R A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ
23. H U K U K D A İ R E S İ
(İ S T İ N A F B A Ş V U R U S U N U N
E S A S T A N R E D D İ)
(H Ü K M Ü K A L D I R A R A K
Y E N İ D E N H Ü K Ü M K U R U L M A S I)
....

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I


İNCELENEN KARARIN:
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 01.04.2019
ESAS-KARAR NUMARASI : ....

Taraf vekillerince, yukarıda belirtilen karara karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK m.) 352. maddesi uyarınca, yapılan ön inceleme sonucu, eksiklik bulunmadığı anlaşıldığından inceleme aşamasına geçildi. İncelemenin duruşmalı yapılmasına karar verildikten sonra, dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
İDDİA VE SAVUNMALARIN ÖZETİ :
Davacılar vekili Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu 04.02.2013 tarihli dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi ...'nın Ankara ... ... ... Bölgesinde bulunan... ... ....'nde 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlamada hayatını kaybettiğini, olayla ilgili Ankara C. Başsavcılığınca.... Sor. No. ile sürdürülen soruşturmada bilirkişi heyeti raporunda ... .... ile yan kuruluşu olan ... ... ... ....'nin ....... dolum ve satış lisansları olmamasına rağmen ... gazı doldurdukları oksijen tüplerini daha sonra boşaltarak yeniden oksijen gazı doldurttukları ve oksijen tüplerinde kalan ... partikülleri sebebiyle patlamaların meydana geldiğinin tespit edildiğini, ... .... ve ... ... ... .... yetkilileri hakkında açılan ceza davasının Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin...E. sayılı dosyası ile derdest olduğunu, müvekkillerinin murisi ile adı geçen şirketler arasında hukuki ve fiili ilişki bulunmayıp 3. kişi konumunda olduğunu ve kusursuz olduğunu, müvekkillerinin murislerinin desteğinden yoksun kaldıklarını, Bakanlar Kurulu'nun 21.01.2010 tarih ve ....sayılı kararı ile tehlikeli maddeler ve tehlikeli atık mali sorumluluk sigortalarının yaptırılması zorunlu sigorta olarak kabul edildiğini, ... .... ve ... ... ... ....'nin faaliyet konuları itibariyle yaptırmaları zorunlu olmasına karşın Tehlikeli Maddeler Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasını yaptırmadıklarını, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14/2. maddesi ve bu maddeye dayanılarak hazırlanan 26.07.2007 günlü .... sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ... Yönetmeliğinin 9/b maddesinde yer alan, "Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dahilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için" hükmü uyarınca meydana gelen zarardan davalı ... hesabının sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı ... için 500,00 TL., davacı ... için 500,00 TL. destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihi olan 03.02.2011 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş;
10.04.2018 tarihli aynı tarihte harcını tamamladığı ıslah dilekçesiyle, talebini davacı ... için 45.796,62 TL.'ye, davacı ... için 64.753,49 TL.'ye artırdıklarını belirmiş, bu tutarların temerrüt tarihi olan 19.12.2011 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; patlamanın 03.02.2011 tarihinde meydana geldiğini, Tehlikeli Maddeler ve Tehlikeli Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca iki yıllık zaman aşımı süresinin dolduğunu, davanın SGK ve işverene karşı açılması gerektiğini, Bakanlar Kurulunun.... sayılı Kararında yanıcı, parlayıcı, patlayıcı ve yakıcı maddelerin kullanımı faaliyetinde bulunanların tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortası yaptırmak zorunda olduğunun belirtildiğini, dava dilekçesinde dava konusu olaya kusuru ile sebebiyet verdiği iddia edilen ... ... A.Ş. ve ... ... ... ....'nin Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortasını yaptırmadığından bahisle müvekkiline karşı bu davanın açıldığının belirtildiğini, oysa dava konusu patlamanın gerçekleştiği ve müteveffa ...'nın çalıştığı... ... ....'nin Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortasını yaptırmasının zorunlu olduğunu, Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının "Teminat Dışında Kalan Haller" başlıklı A.4 maddesinin ç bendi gereğince "Sigortalıya vekalet akdi veya hizmet akdiyle yada başka bir şekilde bağlı olarak çalışan kimselere gelen zarar ve ziyanlar"ın sigorta teminatının kapsamı dışında kaldığını, müteveffa ...'nın... ... Ltd. Şti. çalışanı olmasının teminat dışı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacılara bu kaza sonucu ... tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, davanın... ... ....'ne ihbarını talep ettiklerini, davanın açılmasına müvekkili sebebiyet vermediğinden yargılama giderlerinin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, temerrüt oluşmadığından faiz istenemeyeceğini, avans faizi isteminin de yersiz ve haksız olduğunu savunarak, davanın öncelikle usulden, aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAH. KARARI ÖZETİ :
Davanın açıldığı Asliye Hukuk Mahkemesince; dava konusunun Türk Ticaret Kanununda düzenlenen sigorta hukukundan kaynaklandığı, davanın ticari bir dava ve taraflar arasındaki davanın çözüm yerinin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, görevsizlik nedeni ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiş;
Dosyanın gönderildiği İlk derece Mahkemesince iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı zorunlu sigorta kapsamında kalıp sigorta yaptırmayan firmalar nedeniyle hasım gösterildiğinden husumet itirazının yerinde olmadığı, patlama olayının 03.02.2011 tarihinde meydana geldiği, davanın da 04.02.2013 tarihinde açıldığı dikkate alındığında iki yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından davalının zamanaşımı def’inin yerinde görülmediği, davacıların murisi ile hizmet akdi bulunan... Ltd.Şti.’nin iş yerindeki 9 adet oksijen tüpünün patlaması sonucu olayın olduğu, bu şirkete dava dışı ... San.ve Tic.A.Ş. tarafından oksijen tüplerinin dolum, satış, kontrol ve sevkiyatının yapıldığı, dava dışı ... Ltd.Şti.'nin sorumluluğunu yerine getirmediğinden kusurlu olduğunun Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin.... esas sayılı dosyasıyla kanıtlandığı, anılan firmaların zorunlu olmasına rağmen tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortası yaptırmadıklarının ....'nin sunduğu belgelerden anlaşıldığı, davalının sorumlu olacağı bedelin belirlenmesi için 2010-2011 yılı dava dışı firmaların bilançolarının dosya arasına kazandırıldığı, davacılar zararının belirlenmesi için alınan 04.07.2018 günlü bilirkişi raporunda davacı ... için 46.948,26TL, davacı ... için 39.835,21TL destekten yoksun kalma tazminatı belirlendiği, davacılar murisinin askerden dönüşünden üç yıl sonra evleneceği, iki yıl sonra ilk, iki yıl sonra ikinci çocuğunun doğacağı kabul edilerek yapılan...yaşam tablosu esas alınması nedeniyle bilirkişi raporuna itibar edilerek hükme esas alındığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, ... için 46.948,26 TL, davacı ... için 39.835,21 TL destekten yoksul kalma tazminatının 19.12.2011 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesindeki iddialarını tekrar ederek, müvekkillerinin murisi ...'nın hayatını kaybettiği patlama olayları ile ilgili olarak Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesinin ....E. sayılı dosyası ile görülen ceza davasının ... A.Ş. ve ... ... ... .... yetkililerinin mahkumiyeti ile sonuçlandığını, yargılama sürecinde üç asıl, dört ek rapor alındığını, ikinci bilirkişi kurulunca verilen 09.02.2018 tarihli ek rapordaki tespitler ve hesaplanan tazminat miktarının kendilerince doğru ve yeterli kabul edilerek 10.04.2018 tarihinde ıslah dilekçesi verildiğini, ancak mahkemece "1. heyet ile 2. heyetten alınan raporlar arasında farklılık bulunduğundan dosyanın yeniden seçilecek bilirkişiye tevdiine" karar verilerek dosyanın yeniden bilirkişiye gönderildiğini, 04.07.2018 tarihli üçüncü bilirkişi raporunda önceki raporlardan farklı değerlendirme ve hesaplama yapıldığını, bu rapor önceki raporlarla çelişmesine karşın mahkemece itirazlarının dikkate alınmadığını ve üçüncü raporun hükme esas alındığını, bu raporda müteveffa ...’nın askerlik sonrası 10.08.2015 tarihine kadar evleneceği ve 10.08.2017 tarihine kadar birinci çocuğunun, 10.08.2019 tarihine kadar ikinci çocuğunun olacağı varsayımı ile hesaplama yapılmış olup, 1991 doğumlu müteveffa için 24 yaş olarak belirlenen evlenme yaşının Türkiye ortalamasının çok altında olduğunu, müteveffanın muhtemel evlenme yaşının önceki raporlarda belirlendiği üzere 27 yaşından sonrası olarak kabul edilmesi gerektiğini, ... istatistiklerinde, raporda esas alınan yıllara göre belirlenen evlenme yaşının 28 yaş civarı olduğunu, müteveffanın evlenme yaşının erkene çekilmiş olması nedeniyle birinci ve ikinci çocuklarının olacağı tarihler de erkene çekilmiş olup, evlenme ve çocuk sahibi olma yaşının itirazları doğrultusunda dikkate alınarak yeniden hesaplama yapılması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı anne ve babaya verilen paylaştırma oranlarının Yargıtay uygulamasına aykırı olarak düşük tutulmuş olduğunu, müteveffanın muhtemel evlenme tarihinden sonra muhtemel çocuğunun doğacağı tarihe kadar anne ve babasına destek oranı raporda % 15'er olarak hesaplanmış olup, bu oranların en az % 16 olması gerektiğini, diğer yandan raporda muhtemel birinci çocuğun doğumundan sonra anne ve babaya destek oranları % 10, ikinci çocuğun doğumundan sonra ise % 10 olarak belirlenmiş olup bu oranların da çok düşük olduğunu, birinci çocuğun doğumundan sonra anne babaya destek oranlarının asgari % 14, ikinci çocuğun doğumundan sonra ise asgari % 12,5'ar olarak hesaplanması gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda anne destekten çıktıktan sonra annenin destek payının tamamının destek görmeye devam eden babanın payına eklenmesi gerekirken, hiçbir ekleme yapılmadığını, raporda destekten çıkan annenin % 10 payının % 5'i eşe eklenmiş olup, artan % 5 payın akibetinin ise belli olmadığını, Yargıtay’ın kararlarının da itirazlarını destekler yönde olduğunu .... bilirkişi raporunda anne ve babaya destek oranları çok düşük tutulmuş olduğu gibi Yargıtay kararlarına aykırı olarak desteğin mutlaka para veya maddi katkı olması gerekmediği hususunun dikkate alınmadığını, desteğin mutlaka para veya maddi katkı olması gerekmeyip, çeşitli hizmet ve yardımlar ile de destek olunabileceği hususunun göz ardı edildiğini (Yargıtay 4. HD. ...., T.21.10.2010 gibi), mahkemece ayrıntılı itiraz dilekçelerinin dikkate alınmadığını, daha sonra toplam 5 celse sonunda 01.04.2019 tarihinde 2018 yılı asgari ücret miktarına göre yapılan hesaplamaya göre karar verildiğini, oysa bilindiği üzere asgari ücretin kamu düzenine ilişkin olduğunu, hüküm tarihine en yakın 2019 yılı asgari ücreti esas alınarak yeniden hesap yapılması gerekirken yapılmadığını, bilinen işlemiş iskontosuz dönemin 31.12.2019 tarihinde sonlandırılmak ve bilinmeyen işleyecek iskontolu dönemin 01.01.2020 tarihinde başlatılmak üzere davacıların gerçek zararının bilirkişi marifetiyle tespit edilmesi gerektiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, ıslah dilekçeleri dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın "Sigortanın Kapsamı" başlıklı A.2 maddesine göre bu sigortanın, 11.03.2010 tarih ve .... sayılı Tehlikeli Maddeler İçin Yaptırılacak Sorumluluk Sigortaları Hakkında Kararda belirtilen tehlikeli maddelerle ilgili mesleki faaliyette bulunan gerçek ve tüzel kişilerin söz konusu mesleki faaliyetleri dolayısıyla meydana gelebilecek bir kaza sonucunda, kusurları olsun olmasın üçüncü kişilerin doğrudan doğruya uğrayacakları bedeni ve maddi zararlara karşı sorumluluklarını temin etmek amacıyla ihdas edildiğini, dava konusu olayda, hem ... ... A.Ş.'nin (üretim faaliyetinde bulunmasından dolayı) ve hem de... .... (Tehlikeli maddelerin kullanımından dolayı) her birinin tehlikeli maddelerle ilgili kendi faaliyetleri sebebiyle sigorta yaptırmalarının zorunlu olduğunu, Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortasının sadece kendi faaliyet alanında meydana gelen rizikoyu kapsadığını, Tüp Gaz Sorumluluk Sigortasından farklı olduğunu, davaya konu kazanın meydana geldiği işyeri...... .... olup kazanın, bu işyerinin yaptırmakla yükümlü olduğu tehlikeli maddeler zorunlu sorumluluk sigortasına tâbi olduğunu, kusurun üretim ve depolanmanın yapıldığı ... ...’ye verildiğini, dolayısıyla ... ....’nin sigortasının bulunmaması sebebiyle müvekkili Kurumun sorumluluğuna gidilemeyeceğini, Tehlikeli Maddeler Zorunlu Sorumluluk Sigortası Genel Şartları A.4. maddesinin ç bendinin "Sigortalıya vekalet akdi veya hizmet akdiyle ya da başka bir şekilde bağlı olarak çalışan kimselere gelen zarar ve ziyanlar"ı teminat dışında saydığını, davaya konu tazminat taleplerinin haksız fiile dayandığını, kaldı ki müvekkili Kurumun tacir olmadığını, bu nedenle yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ,
HUKUKİ SEBEP VE GEREKÇE :
I-Davalı vekilinin istinaf itirazları yönünden;
Dava, "Tehlikeli Maddeler Sorumluluk Sigortası" kapsamında destekten yoksun kalma tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Davacılar murisinin vefatına neden olan patlamanın, dolum öncesi tüplerin içinde kalan oksijenin doğalgaz dolumunu takiben reaksiyona girerek kullanıcı personelin vanayı açması ile birlikte aniden patlaması sonucu meydana geldiği, ... San. Tic. A.Ş. tarafından bu tüplerin dolumu, satışı ve dağıtımının yapıldığı, tehlikeli maddeler ile iştigal eden ... A.Ş.'nin mesleki faaliyeti gereği yaptırmak zorunda olduğu sigortayı yaptırmadığı, sigortanın kapsamının belli bir coğrafi alan ile sınırlandırılamayacağı, bu hususların Yargıtay aşamasından geçerek kesinleştiği (Yargıtay 11. HD'nin 19.01.2015 gün ve.... sayılı onama kararı ile 24.11.2015 gün ve ... sayılı karar düzelme isteminin reddi, 02.05.2019 gün ve .... anlaşılmış olup, davalı ... Hesabının sorumlu olacağının kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Bu açıklamalara ve dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine aykırılığın da tespit edilmemesine göre, HMK'nın 356/(2). maddesi uyarınca, İlk derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
II-Taraf vekillerinin istinaf itirazlarına gelince;
Dava konusu olay 03.02.2011 tarihinde, saat 11.00'da ... Ltd. Şti. ve aynı gün saat 19.20 sıralarında...... meydana gelen patlama sonucu... Ltd. Şti./.... Tic. Ltd. Şti.'nde sigortalı olarak çalışan davacıların desteğinin vefatı suretiyle olmuş; dava konusu patlamada destek ...'nın vefatı ile davacı anne ve babası kalmıştır.
Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin .... sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde; patlamaların... Ltd. Şti. ve ... Ltd. Şti.’ne ait binalarda aynı tarihte farklı zamanlarda meydana geldiği, ... lisansını beklemeden doğalgaz dolumu, taşınması ve satış organizasyonunu sevk edip yönlendiren, olayın başından itibaren yeterli tedbirleri almayan ... A.Ş. ve ... Ltd. Şti'nin bir kısım yetkilileri ve yetkili personelinin kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu gerekçesiyle taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak suçundan hürriyeti bağlayıcı cezayla cezalandırılmalarına karar verilmiştir.
İlk derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tarafların destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanma şekline ilişkin itirazlarının cevaplandırılmamış olduğu ve dava konusu patlamada zarar gören ölü ve yaralı sayısına göre kaza başı limitinin paylaştırılması gerekip gerekmediği hususunun değerlendirilmemiş olduğu anlaşılarak Dairemizce 356. maddesi uyarınca duruşma açılmış;
Re'sen seçilen bilirkişiden "Davacıların murisi ...'nın ölümüne sebep olan patlamadaki toplam ölü ve yaralı sayısı dikkate alınarak gerektiğinde garame hesabı yapılması suretiyle, dosyada bulunan rapor ve ek raporlara tarafların itirazlarının cevaplandırıldığı, davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının belirlendiği" rapor alınmasına karar verilmiştir.
Bilirkişi ... 30.09.2020 tarihli raporunda; tarafların itirazları ve dosya kapsamı gözetilerek ve hükme esas alınan rapor tarihindeki ve ıslah tarihindeki veriler dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda davacılardan ...'nın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 48.619,34 TL, davacılardan ...'nın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 62.844,10 TL. olduğunun belirlendiği, davaya konu kazanın SGK tarafından iş kazası olarak nitelendirildiği, davacı anneye iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolundan ölüm geliri bağlandığının anlaşıldığı, dosyada bulunan SGK'nın 27.01.2015 tarihli yazısında bağlanan gelirin rücuya tâbi olmadığı belirtildiğinden dosyaya temin edilen bilirkişi raporlarında bu hususta herhangi bir değerlendirmeye gidilmediği, ancak SGK Müfettişliğince düzenlenen 28.07.2011 tarihli raporda 5510 sayılı Kanunun 21/4 ve 76/6. maddeleri uyarınca işlem yapılması gerektiği kanaati bildirilmiş olup, buna göre SGK'nın cevabi yazısında yer alan ilişkin değerlendirmesinin gerek müfettiş raporuna gerekse de dosya kapsamına aykırı olduğundan yasal düzenlemeler ve dosya münderecatına göre değerlendirme ve hesaplama yapıldığı, TBK'nın 55. maddesinde, "Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar ve tazminattan indilemez." hükmüne yer verildiği, bu maddede emredici bir hükme yer verildiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanması ve Kurumca bağlanan gelirlerin ilk peşin değerinin (ve geçici iş göremezlik ödeneği miktarının da) rücu edilebilecek kısmının hesaplanarak belirlenen zarar tutarından indirilmesi gerekeceği, müteveffa... ... ....'nin sigortalı çalışanı olup, dosya kapsamına göre kusur izafe edilen ... San. Tic. A.Ş., 5510 sayılı yasa uyarınca 3. kişi konumunda bulunduğundan ve 5510 sayılı yasanın 21/4. maddesinde 3. kişinin rücu sorumluluğu, sigortalıya/hak sahiplerine yapılan ve ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile sınırlandırıldığından, davacı anne açısından hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatı tutarından, .... davacı anneye bağladığı ölüm gelirinin ilk peşin sermaye değerinin kusur karşılığı olmak üzere tenzili ile davacı annenin bakiye maddi zararının 35.223,07 TL. olarak hesaplandığı, somut olayda ... Dairesinden gelen 2010 ve 2011 yılı Kurumlar Vergi Beyannamesinde yer alan ... ....'nin satış hasılatına göre 01.11.2011-31.12.2011 tarihleri arasında geçerli Tehlikeli Maddeler ve Atık Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi tanzimi ile sorumlu olduğu limitin, bedensel zararlar durumunda kişi başına 200.000,00 TL., kaza başına ise 3.200,000,00 TL. teminat sağladığı, garameten paylaştırma hususunda değerlendirme yapılabilmesi için dava konusu kaza sebebiyle davalı ... Hesabına yapılan başvuru, açılan dava ve takiplerin tespiti ile bu işlemlerin neticesinde ödeme yapılmış ise asıl alacak-tazminat tutarına ilişkin ödeme miktarlarının, henüz ödeme yapılmamış ise ilgili dosyaların kusur ve hesap bilirkişi raporları ile varsa ilk derece Mahkeme kararlarının dosyaya temin edilmesi gerektiği, aynı mahiyetteki dosyalara ... tarafından sunulan belgelerin incelenmesi sonucu ... ....'nin ölüm/yaralanma halinde şahıs başına azami teminat limitinin 200.000,00 TL., satış hasılatı/kullanım tutarına göre kaza başına 3.200.000,00 TL. olduğu tespitine göre, davalı ... tarafından yapılan ödemelerin toplam tutarının (609.240,82 TL.) kaza başına teminat limiti dahilinde kaldığı görülmekle, sadece ödemeler açısından değerlendirme yapılması halinde garame hesabına gidilmesine gerek görülmediği, davalı ... tarafından yapılan ödemeler ile halen yargılaması devam eden bedeni zararlar klozu kapsamındaki zarar miktarlarının toplam tutarının (3.321.765,25 TL.) kaza başına teminat limitini aştığı görülmekle, yapılan ödemeler+derdest zarar miktarları açısından değerlendirme yapılması halinde garameten paylaştırma sonucu davalının sorumluluğunun davacı ... yönünden 33.931,90 TL., davacı ... yönünden 60.540,44 TL. olduğu tespit ve görüşü bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin itirazı üzerine bilirkişiden 17.12.2020 tarihli ek rapor alınmış; davacı vekilince diğer itirazlar yanında, dosyadaki raporlarda 2018 yılı asgari ücret miktarına göre hesaplama yapıldığı ancak hüküm tarihine en yakın tarihteki asgari ücret tutarlarına göre hesaplama yapılması gerektiğini belirtilerek itiraz edilmesi üzerine, bilirkişiden 2019 yılı asgari ücret verilerine göre hesaplama yapması istenmiştir.
Bilirkişi tarafından 24.03.2021 tarihli 2. ek bilirkişi raporunda, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve ...., 34 K. sayılı kararında, "tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde ... tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir." şeklindeki kabulüne göre alternatifli olarak...ve ... Yaşam Tablolarına göre hesaplama yapıldığı belirtilerek, her iki tabloya göre garame hesabı da yapılarak davacıların talep edebileceği tazminat tutarları hesaplanmıştır.
Davacıların desteği ...'nın vefatı ile sonuçlanan 03.02.2011 tarihinde meydana gelen patlamada toplam 20 kişinin vefat ettiği, 43 kişinin yaralandığı anlaşılmış olup, İlk derece Mahkemesince, tarafların dava konusu destekten yoksun kalma tazminatının hesap şekline ilişkin itirazlarının cevaplandırılmamış olması ve yerleşik Yargıtay kararları doğrultusunda, kaza tarihinde geçerli olan ... Sigortasına göre, kazanın meydana geldiği işyerinin satış hasılatı ve tutarı üzerinden kaza ve kişi başına teminat limitlerinin belirlenmesi ve kaza sebebiyle davalı ... Hesabına başvuran kişilerin tazminat tutarları dikkate alınarak garameten paylaştırma hesabı yapılmamış olması doğru görülmemiş, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve.... sayılı kararı doğrultusunda Dairemizce alınan 24.03.2021 tarihli ek bilirkişi raporunda ... tarihli Yaşam Tablosuna göre yapılan hesaplamanın hükme esas alınmasının uygun olacağı, buna göre davacı ...'nın 62.519,55 TL., davacı ...'nın 77.804,34 TL. destekten yoksun kalma tazminatı isteyebileceği değerlendirilmiştir.
Öte yandan, gerekçeli karar başlığında 04.02.2013 olan dava tarihinin 13.03.2014 olarak yazılmış olması doğru olmamıştır.
Buna göre Dairemizce, taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüyle, HMK'nın 356/(2). maddesi uyarınca , İlk derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak 24.03.2021 tarihli ek bilirkişi raporu doğrultusunda, davacıların ıslah dilekçesiyle talep ettikleri tutarlar üzerinden davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM :
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
I-Yukarıda (I) nolu bentte açıklanan nedenlerle; HMK'nın 356/(2). maddesi uyarınca, davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE,
II-Yukarıda (II) nolu bentte açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüyle, HMK'nın 356/(2). maddesi uyarınca, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.04.2019 tarih ve... sayılı HÜKMÜ KALDIRILARAK, YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Buna göre;
"1-Davanın KABULÜ İLE,
Davacı ... için 45.796,62 TL., davacı ... için 64.753,49 TL. destekten yoksun kalma tazminatının 19.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Alınması gereken 7.551,68 TL harçtan peşin alınan 24,30 TL ve 375,00 TL tamamlanan peşin harcın mahsubu ile 7.152,38 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, davacı ... için 6.753,56 TL; davacı ... için 9.217,96 TL. nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 24,30 TL. peşin ve 375,00 TL. tamamlama harcı toplamı 399,30 TL.'nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan toplam 0,60 TL. ilk dava gideri, 24,30 TL. başvuru harcı, 383,45 TL. tebligat ve posta gideri, 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 3.450,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.979,65 TL. yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde iadesine, "

III-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde, taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
IV-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
V-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL. istinaf duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
VI-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00 TL. istinaf duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
VII-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,
20.04.2021 tarihinde, davacılar vekili Av. ... ve davalı vekili Av. ...'nun yüzüne karşı, her bir davacı yönünden hüküm altına alınan tutara göre HMK'nın 362/(1)-a. maddesi uyarınca (Ek madde 1 gereğince yeniden değerleme oranına göre belirlenen 78.630,00 TL. kesinlik sınırının altında kaldığından), KESİN olmak üzere, oybirliği ile karar verildi.


Başkan ... Üye ... Üye ... Katip ...
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır







Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi