14. Hukuk Dairesi 2013/15685 E. , 2014/3074 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kocaeli 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/06/2013
NUMARASI : 2011/177-2013/562
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.04.2011 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, komşuluk hukukuna aykırı davranış nedeniyle tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı Ç.. A.Ş. vekili, davalı kooperatifin .. ada .. parsel sayılı taşınmazında yaptığı istinat duvarı nedeni ile topoğrafyanın yükseldiğini yağan yağmurların davacı taşınmazında aşırı su birikmesine neden olduğunu, davalıya ait istinat duvarının barabakanlarından da aşırı su tahliyesi nedeniyle davacı taşınmazında bulunan kanallardaki buhar borularının izalasyonunun bozulduğunu belirterek 61.260 TL tazminatın davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, dava konusu istinat duvarının imar mevzuatına uygun yapıldığını, zararın istinat duvarından kaynaklanmadığını, davacının kendi taşınmazındaki kanallarda su birikmesini önlemek için gerekli tedbirleri almadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 61.260 TL taziminatın davalıdan yasal faizi ile alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
TMK m. 683"teki "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.
Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nın "komşu hakkı" başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiş, 751 ile 761. maddelerinde de yine malikin yapması ve katlanması gereken hususlar belirtilmiştir.
Taşınmaz malikinin katlanma yükümlülüğü tamamen mülkiyetin içeriğinden doğmaktadır. Mülkiyet geniş haklar, buna bağlı yetkilerin yanında, söz konusu ödevlerle birlikte bir bütündür. Anayasanın 35. maddesinde de mülkiyet hakkının kamu yararına sınırlandırılabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı kullanılamayacağı öngörülmüştür.
Komşuluk hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında öncelikle davacının uğramış olduğu zararın miktarının bilirkişi aracılığı ile tespit edilmesi, tazminatın bu zarara göre tayin ve takdir edilmesi gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat miktarı hiçbir zaman zararı aşamaz. Ancak, davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirilmeli veya tamamen ortadan kaldırılmalıdır. TMK’nın 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.
Bu ilkeler ışığında somut olaya gelince; mahkemece, yerinde yapılan keşif sonucu alınan uzman bilirkişi ve tespit raporlarında, davalı taşınmazında yapılan istinat duvarı nedeniyle topağrafyanın yükseldiği, davacı şirkete ait taşınmazdaki buhar borularının bulunduğu kanalda yağmur sularının bulunduğu ve davalıya ait istinat duvarınınn barabakanlarından geldiği ve buhar boru hattının izalasyonunun bozulduğu ve yenilenme bedelinin 65.000 TL olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili, aşırı yağış nedeni ile meydana gelen zararın tamamından davalının sorumlu tutulmasının hakkaniyete aykırı olduğu, davacı şirketin buhar borularının suyla temas etmesini engellemek amacıyla aşırı yağışlara karşı su tahliye istemi kurmadığını, davacıya ait buhar borularındaki ıslanmanın aşırı yağışlardan kaynaklanabileceğini, istinat duvarının barabakanlarından gelen su olmasa da su seviyesinin yükseldiğini belirterek bilirkişi raporlarına itirazda bulunmuştur.
Bu durumda mahkemece mahallinde yeniden makine mühendisi ve inşaat bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarının karşılayacak şekilde davacının taşınmazındaki kanalda bulunan buhar borularının davalının taşınmazındaki istinat duvarının barabakanlarından akan sular nedeniyle zarar görüp görmediği, buhar borularının ne kadarlık kısmında zarar oluştuğu davacının zararın artmasında kusurunun olup olmadığı araştırılarak davacının zararın artmasında kusuru varsa bilirkişi raporu ile belirlenen tazminat miktarından 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52. maddesine göre indirim yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
Diğer taraftan, davacı tarafından tazminatla birlikte istenen yasal faizinin başlangıç tarihinin kararda gösterilmemesi de doğru görülmemiş, açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.03.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.