3. Hukuk Dairesi 2016/8439 E. , 2017/16879 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki ziynet ve çeyiz eşyası alacağı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, ziynet alacağı yönünden davanın reddine, çeyiz eşyası alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmesi ve facebookta o kadını eşi olarak gösterdiğini görmesi üzerine sadece üzerindeki kıyafetlerle müşterek haneden ayrılmak zorunda kaldığını, çeyiz eşyalarını, giysilerini alamadığını, sadakatsizlik sebebiyle boşanma davasının açıldığını, davalı ile aralarında mal rejimi sözleşmesinin bulunmadığını, çeyiz eşyalarının davalıda kaldığını ileri sürerek, düğünlerinde takılan CD kayıtları ile tespiti mümkün olan 4 milyarlık altının bugünkü rayiç bedeli üzerinden değerinin iadesine, kendisinin ailesi tarafından çeyiz olarak verilen çamaşır makinası, yatak odası takımı, 5 adet halı, bulaşık makinasi, bir adet televizyonun, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.000 TL bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı; düğünde takılan ziynet ve paraları, davacının kardeşi olan ..."a iş yeri açmasına yardımcı olmak amacıyla 2007 yılında bozdurarak PTT yoluyla gönderdiğini, davacı ile arasındaki anlaşmazlık sonucu ayrı yaşamaya başladığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davacı tarafından ziynetlerin bozdurularak davacının abisine PTT aracılığı ile para gönderildiğinin ispat edilmesi nedeni ile ziynet eşyalarına ilişkin talebin reddine, çeyiz eşyaları yönünden ise bulaşık makinesi dışında eşyaların davacı tarafından alındığının ispat edilememesi nedeni ile davacının dava konusu edilen bulaşık makinasının bedeli olan 575.TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davalının temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Dava; ziynet ve çeyiz eşyalarının bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür.
Öte yandan, ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardan olduğu için evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz.
Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur.
HUMK"nun 388/3.maddesi (HMK"nun 297.maddesi) ve Anayasa"nın 141/III.maddesi hükümlerine göre; kararın gerekçesiz olması mutlak bozma nedenidir. Kararda bulunması gereken gerekçe sayesinde taraflar hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığını anlayabilecekleri gibi, karar aleyhine kanun yoluna başvurulduğunda da HUMK"nun 428.maddesi (HMK"nun 362.maddesi) uyarınca Yargıtay incelemesi sırasında ancak bu gerekçe sayesinde kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı saptanabilir. Başka bir deyişle, Yargıtay denetimi ancak bir kararın gerekçe taşıması halinde mümkün olabilir.
Davacının ziynet altınlarına ilişkin temyiz sebeplerine gelince; davalı ziynet altınlarının davacının kardeşi ..."a bozdurularak gönderildiğini beyan etmiştir. 20.05.2014 tarihli bilirkişi raporunda PTT kayıtlarının incelenmesi sonucu davacının kardeşi Mehmet Kılıç"a para gönderildiğine ilişkin açıklık yoktur.Davalı, bu iddiasını ispatlamalıdır.
Davacının çeyiz eşyalarına ilişkin temyiz sebeplerine gelince; dinlenen davacı tanıklarından ... beyanında ;"... davacının evlenirken bulaşık makinesi, koltuk takımı, buzdolabını çeyiz olarak aldığını, bu eşyaların marka ve modelleri ile ilgili bilgisinin olmadığını" beyan etmiştir.Mahkemece; sadece bulaşık makinesi yönünden karar verilmiş ise de bu tanığın beyanına neden itibar edilmediğine ilişkin değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, gerekçeli kararda tanık beyanları taraf delilleri yukarıda belirtilen ilke ve esaslar doğrultusunda somut olay değerlendirilip, tartışıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmes gerekirken, yanılgılı
değerlendirme ve eksik incelemeyle ispat yükünün davacıda olduğundan bahisle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.11.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.