4. Hukuk Dairesi 2018/944 E. , 2020/1070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesi
Davacı ... vekili Avukat ...tarafından, davalı Adalet Bakanlığı aleyhine 02/05/2016 gününde verilen dilekçe ile İİK m.5"ten kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/04/2017 günlü kararın davalı vekili ve feri müdahil vekilinin başvurusu üzerine yapılan istinaf incelemesinde; davalı vekilinin ve feri müdahil vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 30/11/2017 günlü kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kâğıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, İİK’nın 5. maddesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükme karşı davalı ve feri müdahil tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince davalı ve feri müdahilin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, ... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/6390 esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin yurt dışında ikamet ettiğini ve takibe konu senet üzerinde de yurt dışı adresinin yazılı olduğunu, buna rağmen ödeme emrinin, nüfusta kayıtlı olduğu köy adresinde Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ edilip bu şekilde takibin kesinleştirildiğini, akabinde ... ili ... ilçesi ... mahallesi ... parseldeki müvekkilinin hissesi üzerine haciz konulduğunu ve satış aşamasına geçildiğini, müvekkilinin takipten haberdar olması üzerine ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/448 esas sayılı dosyasında satışın durdurulmasının ve takibin iptalinin talep edildiğini, ... İcra Hukuk Mahkemesince satışın durdurulması isteminin reddedilmesi üzerine satışın gerçekleştiğini, yapılan yargılama sonunda da ödeme emrinin müvekkiline usulsüz tebliğ edildiğinin kabul edildiği gibi takibe konu senet üzerinde keşide tarihi bulunmaması nedeniyle kambiyo senedi vasfını taşımadığından takibin iptaline karar verildiğini, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, icra müdürünün tebligatın usulüne uygun olup olmadığını ve takibe ./..
konu senedin kambiyo senedi vasfını taşıyıp taşımadığını denetleme yükümlülüğünün bulunduğunu, icra müdürünün bu yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle müvekkiline ait taşınmazın satıldığını ve müvekkilinin maddi zarara uğradığını, müvekkilinin ailesinden miras kalan taşınmazı kaybetmesi sebebiyle manevi zararının da oluştuğunu belirterek maddi ve manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı, dava konusu olayda icra müdürünün kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, ... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/6390 esas sayılı dosyasında gönderilen ödeme emri tebliğinin usulsüz olduğu ve takibe dayanak senedin kambiyo senedi vasfını taşımadığı hususlarının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/448 esas sayılı dosyası ile tespit edildiği, icra müdürünün senedin kambiyo senedi vasfını taşıyıp taşımadığını ve tebligatın usulüne uygun olup olmadığını denetleme yükümlülüğü olduğu, icra müdürünün bu yükümlülüğüne aykırı davranması nedeniyle davacının maddi zararının doğduğu ve İİK’nın 5. maddesi gereğince doğan zarardan davalının sorumlu olduğu, davacının taşınmazın mülkiyetini kaybetmesi nedeniyle manen zarar gördüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükme karşı davalı vekili ve feri müdahil vekili istinaf isteminde bulunmuştur
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince davalı ve feri müdahilin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/6390 esasına kayden açılan takip dosyasının incelenmesinde; alacaklının dava dışı ..., borçlunun eldeki davanın davacısı ... ... olduğu, takibin kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla icra takibi olduğu, takibe konu senet üzerinde davacı borçlunun yurt dışı adresinin yazılı olduğu, ancak ödeme emrinin davacı borçlunun nüfusta kayıtlı olduğu köye tebliğe çıkarıldığı ve muhatabın geçici olarak çarşıya gittiğinden bahisle Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğin köy azasına yapıldığı, akabinde ... ili ... ilçesi ... mahallesi ... parseldeki davacı borçlunun hissesi üzerine haciz konulduğu ve dava dışı alacaklının talebi üzerine satış kararı alındığı, haciz konulan taşınmaz üzerindeki davacı borçluya ait hissenin kıymet takdirine ilişkin raporun, ödeme emrinde olduğu gibi davacı borçlunun nüfusta kayıtlı olduğu köye tebliğe çıkarıldığı ve ödeme emri ile aynı usulde köy azasına tebliğ edildiği, kıymet takdiri raporunun ayrıca davacı borçlunun yurt dışı adresine de tebliğe çıkarıldığı, dava dışı takip alacaklısı tarafından şikâyet davası açılması üzerine ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2011/536 esas ve 2012/18 karar sayılı ilamı ile borçluya kıymet takdir raporunun tebliğine ilişkin yurt dışına çıkarılan tebligatın, Tebligat Kanunu’nun 25. maddesi gereğince usulüne uygun şekilde yapıldığının kabulüne dair karar verildiği, taşınmaz satış ilanının da davacı borçlunun hem nüfusta kayıtlı olduğu köy adresine, hem de yurt dışı adresine tebliğe çıkarıldığı, 28/08/2012 tarihinde yapılan açık arttırma sonucunda taşınmazın dava dışı Refik Yeşildağ’a ihale edildiği anlaşılmaktadır.
... İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/448 esasına kayden açılan dava dosyasının incelenmesinde; davacının eldeki davanın davacısı ... ..., davalının takip alacaklısı ... olduğu, davacı borçlu tarafından “... 2. İcra Müdürlüğünün 2010/6390 esas sayılı dosyasında ödeme emrinin kendisine usulsüz tebliğ edildiği ve takip alacaklısına herhangi bir borcu olmadığı, takibe konu senedin kambiyo senedi vasfını taşımadığı” belirtilerek tedbiren satışın durdurulması ve takibin iptali istemli dava açıldığı, mahkemece 27/08/2012 tarihinde tensiben alınan karar ile satışın durdurulması isteminin redddedildiği, yapılan yargılama sonunda da ödeme emrinin davacıya usulsüz tebliğ edildiğinin tespit edildiği ve kambiyo senedinin zorunlu unsurlarından olan keşide tarihinin
takibe konu senet üzerinde bulunmaması nedeniyle senedin, kambiyo senedi vasfını taşımadığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtay 12. Hukuk Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği görülmektedir.
2004 sayılı İcra ve ... Kanunu’nun 5. maddesi “İcra ve ... Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır” şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için icra dairesinin kusurlu işlemi sonucu zararın doğması ve kusur ile zarar arasında illiyet bağı olması gerekir.
Somut olayda, davacı takip borçlusuna kıymet takdir raporunun ve satış ilanının tebliğine ilişkin yurt dışı tebligatın usulüne uygun olduğu ... İcra Hukuk Mahkmesinin 2011/536 esas ve 2012/18 karar sayılı ilamı ile sabittir. Bu duruma göre yapılan tebligatların usulsüz olmadığı ve icra memurunun herhangi bir kusurlu davranışı olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı borçlu henüz satış gerçekleşmeden icra dosyasından haberdar olmuş ve ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2012/448 esas sayılı dosyasında tedbiren satışın durdurulmasını talep ederek takibin iptali istemli davayı açmıştır. ... İcra Hukuk Mahkemesince ihale tarihinden önce satışın durdurulmasına yönelik tedbir talebi reddedilmiş ve satış 28/08/2012 tarihinde gerçekleşmiştir. Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelerden de davacı borçlu tarafından ihalenin feshinin talep edilmediği anlaşılmaktadır.
Şu durumda; davacı takip borçlusuna kıymet takdir raporunun ve satış ilanının tebliğine ilişkin yurtdışı tebligatın usulüne uygun olduğunun ve satış tarihinden önce icra dosyası ile satıştan haberdar olan davacı borçlunun, ihalenin feshi davası açmaması nedeniyle satışın kesinleşmesine neden olduğunun ve zararın doğmasında ağır kusurunun bulunduğunun kabulü gerekmekte olup artık icra memurunun hatalı eylemi ile meydana gelen zarar arasında illiyet bağı kurulamaz. Bu nedenlerle maddi tazminata hükmedilmesi doğru değildir.
İcra ve ... Kanunu’nun 5. maddesi gereğince devletin sorumluluğunda, davacının manevi tazminat isteminin kabul edilmesi için ...’nın 58. maddesindeki koşulların oluşması gerekir. Bu kapsamdaki sorumluluk da kusura dayalıdır. Bu itibarla davalının manevi tazminattan sorumlu tutulabilmesi için icra memurunun kötüniyetli veya iyiniyetli olup olmadığı da sonuca etkili olup ağır olmasa da kusurlu olması gerekmektedir (.... Prof. B. Kuru, İcra ve ... Hukuku, ..., , Cilt 3, s.... vd.).
Ayrıca ...’nın 24. ve ...’nın 58. maddesi (818 sayılı Mülga BK’nın 49. Maddesi) ile belirlenen kişisel çıkarlar, kişilik haklarıdır. Kişilik hakları ise kişisel varlıkların korunması ile ilgilidir. Kişisel varlıklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir. Tekniğin gelişimi ve yaşam koşullarına göre belirlenmiş varlıklar açıklanan olgularla çevrelendirildiğinde, davaya konu olayın bu çerçeve dışında kalması durumunda manevi tazminat isteği reddedilmelidir.
Somut olayda davacı, usulsüz tebligat üzerine kesinleştirilen icra takibi sonucunda dava konusu taşınmazının icra yoluyla satışına neden olunması nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Tazminata konu edilen eylem kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığından ve davacının manevi tazminat isteminin dayanağında icra memurlarının kötüniyetli olduğu hususu ispat edilmediğinden manevi tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve ilk derece mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE 04/03/2020 gününde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.