10. Hukuk Dairesi 2015/6096 E. , 2016/9853 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacılardan ..., trafik-iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle uğranılan kurum zararının rücuan ödetilmesini, diğer davacılar ise fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla maddi-manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde asıl ve birleşen dava yönlerinden isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
25.11.2009 tarihinde sigortalı ..."in... Kaymakamlığına ait kamusal alt yapı yenilemesi, çevre temizliği ve dere ıslah işinde çalışmakta iken davalı ... .... kullandığı aracın kaldırıma çıkması sonucu sigortalının ölümüne neden olan kaza sonrasında hak sahipleri tarafından maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, sonrasında Kurum tarafından davalı ... ve ..."a karşı açılan rücu davası ile her iki davanın birleştirildiği, birleştirme sonrası alınan kusur raporunda araç sürücü davalı ... ... %100 kusurlu olduğu, sigortalının kusursuz bulunduğu, sözü edilen rapora dayanılarak asıl ve birleştirilen davalar hakkında hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Kurum açtığı rucü davasının yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve
hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; zararlandırıcı sigorta olayı sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan sosyal sigorta yardımları nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup Kurumca açılan rücu davası ile, aynı iş kazasına dayalı olarak sigortalının hak sahipleri tarafından açılan tazminat davasının, gerek hukuksal temelleri, gerek zararın belirlenme yöntemi, gerekse temyiz denetim yerlerinin farklı olması nedeniyle birleştirilmesi doğru olmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanununun 167. maddesinde yer alan “Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden karar verebilir. Bu durumda mahkeme, ayrılmasına karar verilen davalara bakmaya devam eder. ” biçimindeki düzenleme gözetilerek, davaların ayrılarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ..."e iadesine, 14.6.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.