Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/6658
Karar No: 2021/9670
Karar Tarihi: 07.10.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/6658 Esas 2021/9670 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2020/6658 E.  ,  2021/9670 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davalılardan ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ...yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalılardan ...tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı, eşi olan davalı ..."tan noterde yapılan satış vaadi sözleşmesi ile bir daire satın aldığını,davalılardan ..."ın müteahhit olduğunu, davalı ..."ın ise arsa sahibi olduğunu, davalı Mehmet"in de bağımsız bölümü davalı ..."den satın aldığını belirterek; dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile kendi adına tescilini, mümkün olmazsa ödediği miktarın faizi ile davalılardan tahsilini istemiş; yargılama sırasında verdiği ıslah dilekçesi ile, dava konusu taşınmazın rayiç değeri olan 130.000,00 TL" nin faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; ‘Davanın davalı ... yönünden husumet yokluğu nedeniyle reddine; davacı ... yönünden kabulü ile, taraflar arasındaki Bakırköy 15. Noterliğinin 24/01/2002 tarihinde düzenlenen taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinin feshine, dava konusu bağımsız bölümün dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 130.000 TL"nin davacının eşi ..."un veraset ilamındaki payı oranındaki kısmın davalı ..."tan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş olup, verilen karar davacı ve davalılardan ...tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanunu"nun 389. ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390. maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek Davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. “Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve ... içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 390. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevlidir.
    Ayrıca, Türkiye Barolar Birliği Meslek Kurallarının 36.maddesinde; "Bir anlasmazlıkta taraflardan birine hukuki yardımda bulunan avukat, yararı çatısan öbür tarafın vekaletini alamaz, hiçbir hukuki yardımda bulunamaz" hükmü düzenlenmiştir.
    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; Avukat ...’in davacı ile birlikte, davalı ..."un bir kısım mirasçının da vekili olarak, davayı takip ettiği anlaşılmaktadır. Avukatın, hem davalı hem de davacı tarafta yer alarak menfaat çatışması olan kişilerin vekilliğini yapması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    2- Dayanağını dava tarihinde yürürlükte olan Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 706 ve Noterlik Kanununun 89. maddeleri hükmü uyarınca, noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak doğuran sözleşmelerdendir. Böyle bir sözleşme, “borç doğuran” bir sözleşme olarak geçerlidir ve davacı sübjektif imkânsızlık nedeniyle tasarrufi işlemin, yani ifanın yerine getirilememesi sonunda meydana gelen zararın tazminini, BK.’nun 96. maddesi gereğince satıcıdan isteyebilir. Yani burada ifa imkansızlığı nedeniyle taşınmazı devir ve temlik yükümünü yerine getiremeyen vaad borçlusu olan tarafın, ifa edemediği bu edim yerine karşı tarafa yani vaad alacaklısına tazminat ödeme yükümlülüğü söz konusu olacaktır.
    24.01.2002 yılında müteahhit ...ile davacının eşi ... arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiği , sonrasında arsa sahibi olan davalı ... ile Müteahhit ... arasındaki Bakırköy 19.noterliğinin 18/01/1999 tarih ve 1875 yevmiye nolu satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesinin mahkemece 24.03 2009 yılında feshine karar verildiği anlaşılmıştır.
    Davacı ..."un, eşi olan davalı muris ..."dan Bakırköy 29. Noterliğinin 27.08.2003 tarih, 21109 yevmiye nolu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığı taşınmazla ilgili olarak talep hakkı bulunmaktadır.
    Mahkemece, açıklanan hususlar göz ardı edilerek davacının miras payı esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    3-HMK m.297/2 hükmü gereği hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Mahkemece, davalı ... mirasçıları hakkında olumlu olumsuz hüküm kurulmamış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    4- Davacının dava ve ıslah dilekçesinde, bedelin faiziyle birlikte davalılardan tahsili istemi bulunmasına rağmen, mahkemece, faiz hususunda hüküm kurulmamış olmasıda usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
    5-Bozma nedenlerine göre, davacı ve davalı ...‘ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. 2. 3. ve 4. bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, 5. bentte açıklanan nedenle davacı ve davalı ...‘ın sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi. Başka



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi