22. Hukuk Dairesi 2015/16097 E. , 2016/18567 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Taraflar arasındaki, kıdem, ihbar tazminatı ile yıllık izin ücret alacaklarının ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı sebeplerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı avukatınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için ..... Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat ... ile karşı taraf adına vekili Avukat ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Uyuşmazlık taraflar arasındaki ilişkinin belirli süreli iş sözleşmesinin unsurlarını taşıyıp taşımadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 11. maddesinde “İş ilişkisinin bir süreye bağlı olarak yapılmadığı halde sözleşme belirsiz süreli sayılır. Belirli süreli işlerde veya belli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif koşullara bağlı olarak işveren ile işçi arasında yazılı şekilde yapılan iş sözleşmesi belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli iş sözleşmesi, esaslı bir sebep olmadıkça, birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamaz. Aksi halde iş sözleşmesi başlangıçtan itibaren belirsiz süreli kabul edilir. Esaslı sebebe dayalı zincirleme iş sözleşmeleri, belirli süreli olma özelliğini korurlar” şeklinde düzenleme ile belirli süreli iş sözleşmesi konusundaki esaslar belirlenmiştir. İş ilişkisinin süreye bağlı olarak yapılmadığı hallerde sözleşmenin belirsiz süreli sayılacağı vurgulanarak ana kural ortaya konulmuştur.
Belirli süreli iş sözleşmesinden söz edilebilmesi için sözleşmenin açık veya örtülü olarak süreye bağlanması ve bunun için objektif sebeplerin varlığı gerekir. İşçinin niteliğine göre sözleşmenin belirli ya da belirsiz süreli olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Buna karşın, yapılan işin niteliği belirli süreli iş sözleşmesi yapılabilmesi için önem arzetmektedir. Belirli bir işin tamamlanması veya belirli bir olgunun ortaya çıkması gibi objektif şartlara bağlı olarak “belirli süreli iş sözleşmesi” yapılabilecektir.
4857 sayılı Kanun’un 11. maddesinde, esaslı bir sebep olmadıkça belirli süreli iş sözleşmelerinin birden fazla üst üste (zincirleme) yapılamayacağı kuralı ile bir ölçüde koruma sağlanmak istenilmiştir.
Somut olayda, davacı, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası kredisiyle yürütülen demiryollarının yeniden yapılandırılması projesi kapsamında, davalı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi bünyesinde oluşturulan proje uygulama biriminde, finansal yönetim ve ödemeler uzmanı olarak, 06.11.2006-30.04.2014 tarihleri arasında çalışmıştır. Taraflar arasındaki ilk iş sözleşmesi, 06.11.2006-06.05.2007 tarihleri arasında yürürlükte olmak üzere kabul edilmiş olup, sözleşme süresi kredi anlaşmasına bağlı olarak birçok kez uzatılmıştır. Nihayetinde 31.12.2013 tarihinde kredi kapanışının yapıldığı, kredi kapanış finansal raporlarının hazırlanması ve hazine denetimi için gerekli işlemlerin yapılabilmesi amacıyla, davacının iş sözleşmesi süresinin son kez 30.04.2014 tarihine kadar uzatıldığı, 30.04.2014 tarihinde iş ilişkisinin süre bitime bağlı olarak sona erdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacının, davalı bünyesinde çalıştığı birim ve pozisyon, demiryollarının yeniden yapılandırılması projesinin finansmanı için, Türkiye Cumhuriyeti ile Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası arasında imzalanan kredi anlaşması uyarınca, projenin topyekün yönetim ve denetimi amacıyla oluşturulmuştur. Belli bir sürede bitirilecek işler, bu işlerde çalışanlarla iş sözleşmesinin belirli süreli olarak yapılmasına imkan veren objektif şartı oluşturur. Başka bir anlatımla, işçinin sadece işverenin bir projesinde çalıştırılması kaydıyla işe alınması durumunda projeye bağlı olarak iş sözleşmesinin de belirli süreli yapılması mümkündür. Taraflar arasındaki iş sözleşmesi belli bir işin tamamlanması amacıyla yapılmış olduğundan sözleşmenin belirli süreli olması için 4857 sayılı Kanun"un 11. maddesinde öngörülen objektif şart gerçekleşmiştir. Taraflar arasındaki belirli süreli iş sözleşmesinde, birden fazla kez süre uzatımına gidilmesi ise, projenin uzamasına ve nihayetinde kapanış ile ilgili son işlemlerin yerine getirilmesi ihtiyacına bağlı olarak yapılmış olduğundan, 4857 sayılı Kanun’un 11. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında belirtilen esaslı sebep şartı da oluşmuştur. Dolayısıyla, taraflar arasındaki ilişki belirli süreli iş sözleşmesine dayanmakta olup, bu halde ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
3-Davalı tarafça ilk defa temyiz dilekçesi ekinde sunulan ve işçi imzasını taşıyan puantajlarda, bir kısım günler için “Y.İ.” kısaltmasıyla, yıllık izinde olunan süreler gösterilmiştir. Hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğindeki savunmaların ve buna ilişkin sunulan belgelerin yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği, Yargıtayın yerleşmiş içtihadıdır. Bu halde, temyiz dilekçesi ekinde sunulan söz konusu belgeler nazara alınarak, yıllık izin ücreti alacağı yeniden değerlendirilmelidir.
4-Mahkemece, hüküm altına alınan alacaklara temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmiş ise de, hüküm sonucunda açık temerrüt tarihi belirtilmemiştir. Bu yön, infazda tereddüte yol açacak nitelikte olup, hatalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.