10. Hukuk Dairesi 2016/8279 E. , 2016/9966 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okundu, davalı işveren vekili tarafından duruşma talebinde bulunulmuş ise de, temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
...nun 21.09.2011 tarih 2011/10-527 E., 2011/552 K. sayılı ilamında da belirtildiği gibi; fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte, 506 sayılı Kanun’un 79. maddesinde belirtilen ve sigortalının çalışma gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bildirgeleri ile...’nin 17. maddesinde belirtilen dört aylık dönem bordroları gibi kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe girdiğini göstermekte ise de, fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilmesi olanaklı değildir.
Dolayısıyla 506 sayılı Kanun’un 108. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanun’un 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece, bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine
dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. ...sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hakim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir.
Eldeki davada, davacı ... adına, bugünkü unvanı ile.... tarafından düzenlenen işe giriş bildirgesinin aynı yıl Kurum’a intikal ettirildiği, bu döneme ilişkin kaydî bordroların ve sigorta primlerini gösterir tabloların dosya kapsamında bulunduğu görülmüştür. Bu haliyle sigorta başlangıç davalarında en önemli delillerden birinin bordro tanıkları olduğu dikkate alınarak, yapılmış mevcut araştırmaların yanı sıra, dava konusu 1 (bir) günlük çalışmaya ilişkin söz konusu dönem bordrolarında yer alan şahısların, kanaat edinmeye yetecek kadarının, bilgi ve görgülerine başvurulmalı; bordro tanıklarının beyanlarında çelişki olması halinde bu çelişki giderilmeli, dosyada halihazırda mevcut olan ve yeni elde edilecek bilgilerin tanık anlatımlarında belirtilen olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenerek “gerçek çalışma” olgusu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı biçimde kanıtlanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan ..."ye iadesine, 14.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.