20. Hukuk Dairesi 2015/13885 E. , 2015/12970 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 22.12.2015 günü için yapılan tebligat üzerine, temyiz eden davalı ... vekili Av. ... Selçuk ile diğer taraftan davacı ... vekili Av. ... geldiler, başka gelen olmadı, açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Daha sonra dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edenin ... ilçesi 157 parsel sayılı arsayı devletin resmî kurumu olan tapuya güvenerek bizzat satıcıdan satın aldığını, daha sonrasında satıcı olan ve tapuda satış işlemi yapan şahsın ... kimlikle satış işlemi yaptığının ortaya çıktığını, gerçek malik tarafından açılan dava sonucu ... ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/254 sayılı dosyasında müvekkili adına olan tapu kaydının iptaline karar verildiğini, müvekkilin satış işlemleri yapılırken kimliğin ve satıcının ... olduğunu bilmesinin hayatın olağan akışına uymadığını, müvekkilinin tapuda her ne kadar resmî senette 375.000,00.-TL ile satın aldığının belirtilse de 1.100,000,00.-TL bedelle satın aldığını, bedelini de ödediğini, tapu görevlileri hakkında açılan ceza davalarının ...... 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2012/382 Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, yine müvekkilinin ... ... Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/4289 hazırlık numarası ile şuan şüpheli konumunda olduğunu ve zarara uğradığını belirterek satış bedeli, tapu iptali ve tescil davasındaki yargılama gideri, harç ve vekâlet ücretinin satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 1.163.655,00.-TL tazminatın davalı ...den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... zararın ... nüfus cüzdanın kaynaklandığı, zarar ile tapu sicilinin tutulması arasında illiyet bağı olmadığını savunarak davanın reddini ve işlemi yapan kişilere karşı kusurları oranında rücuan tazminat davası açılması ihtimali bulunduğundan davaya dahil edilmelerini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, toplam 1.147.008,40.-TL tazminatın 1.100.000,00.-TL’sine 22/12/2010 tarihinden itibaren, 30.302,15.-TL’sine 24/04/2013 tarihinden ve 16.706,25.-TL’sine 19/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazminat istemine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, toplanan delillere göre mahkemenin değerlendirmesi yerinde değildir. Şöyle ki, davacı vekili dilekçesinde netice itibariyle 1.163.655,00.-TL talep etmiş, dava değerini harca esas olmak üzere 10.000,00.-TL olarak göstermiş ve bu değer üzerinden nisbi harç yatırılmıştır.
Bilindiği üzere, Harçlar Kanununda, harç alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini hükme bağlamış ve yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanununun “Nispi harçlarda ödeme zamanı” başlıklı 28. maddesinin birinci fıkrasında aynen “(1) sayılı tarifede yazılı nispi harçlar aşağıdaki zamanlarda ödenir” denildikten sonra 23.07.2010 gün ve 6009 sayılı Kanunun 18.maddesi ile değişik (a) bendinde “Karar ve ilâm harcı” alt başlığı ile “Karar ve ilâm harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilâm harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Aynı Kanunun “Harcı Ödenmeyen İşlemler” başlığını taşıyan 32. maddesinde ise, “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” hükmü getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen madde hükümlerinden de anlaşılacağı üzere, karar ve ilam harcının peşin olarak yatırılması gereken miktarı ile maktu başvuru harcı ödenmedikçe, davaya devam edilmesi olanağı bulunmamaktadır.
Nitekim 492 sayılı Kanunun 30. maddesinde, yargılama sırasında tespit olunan dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı; Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 409. maddesinde de gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulmasının noksan olan harcın ödenmesine bağlı olduğu belirtildiğine göre, yargılama sırasında tespit olunan yeni dava değeri üzerinden tarife uyarınca alınması gereken peşin nispi karar ve ilâm harcı ilgilisince tamamlanmadan davaya devam edilmesi olanağından söz edilemez.
Nitekim vurgulanan bu ilkeler, Hukuk Genel Kurulunun 12.10.2011 gün ve E: 2011/3-629, K: 2011/613 ile 23.10.2013 gün ve E: 2013/7-31, K: 2013/1481 sayılı ilâmlarında da benimsenmiştir.
Somut olayda, 1.163.655,00.-TL tazminat talep edilmiştir. 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi “Değer ölçüsüne göre harca tâbi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerler esastır…” hükmü uyarınca eldeki uyuşmazlıkta nispi harç alınması gerekmektedir.
Ne varki; davacı eldeki davayı açarken 1.163.655,00.-TL talep etmiş, 10.000,00.-TL üzerinden nisbi harç yatırmıştır. Yargılama sırasında talep edilen 1.163.655,00.-TL üzerinden alınması gereken peşin nispi karar ve ilâm harcının ilgilisince tamamlandığına veya mahkemece eksik harcın tahsil edildiğine ilişkin bir belge ya da bilgi dosyada yer almamaktadır.
Davacı taraf, 492 sayılı Kanun kapsamında kendisi harçtan muaf olmadığı gibi, işlemi de yargı harçlarından müstesna değildir. Davacının yargı harçlarını ödeme yükümü altında olduğu anlaşıldığına göre, belirlenecek dava değeri üzerinden eksik peşin nispi karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça, eldeki davaya devam etme olanağı bulunmamaktadır.
Mahkemece, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ortaya konulan ilkeler gözardı edilerek, yargılama sırasında usûlünce yatırılmış yargı harcı tamamlanmadan yargılamaya devamla işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Buna göre mahkemece yapılacak iş; davacı tarafa yürürlükte olan tarife uyarınca talep edilen dava değeri üzerinden eksik peşin karar ve ilam harcını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davalı ...nin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması nedeniyle 1.100,00.-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...ye verilmesine, taraflarca 6100 sayılı HMK"nın 297/1-ç ve aynı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilâmının tebliğinden itibaren ilâma karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 22/12/2015 günü oy birliği ile karar verildi.