3. Hukuk Dairesi 2016/7100 E. , 2017/17209 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; mülkiyeti Hazineye ait iki taşınmazın 9.921,33 m2 lik kısmını ecrimisil ödeyerek 2002 yılından bu yana kullandığını, taşınmazlara nar, incir ve zeytin ağaçları diktiğini, bu araziye spor kompleksi yapılacağının karara bağlandığını, bu karardan sonra İlçe Mal müdürlüğü tarafından gönderilen yazı ile taşınmazın 30 gün içinde teslim edilmesinin istenildiğini, aksi takdirde ağaçların kendileri tarafından söküleceğinin belirtildiğini, davalı taraftan ağaç bedellerinin kendisine ödenmesini talep etmesine rağmen kabul edilmediğini belirterek 5.000,00 TL"nin tahsilini talep ve dava etmiş, 13/05/2014 havale tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 47.240,00 TL"ye çıkarmıştır.
Davalı; davacının hazine adına kayıtlı arazi üzerine haksız olarak ağaç diktiğini, fuzuli şagil olarak işgal ettiğini, ... Mal Müdürlüğünce alınan idari karar ile arazi üzerinde ağaçların sökülmesine karar verildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; davacının davalıya ait taşınmaza ağaç diktiği, iyiniyetli olmadığı, ağaç bedellerini isteyebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 47.240,00 TL’nin tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Türk Medeni Kanunun 722.maddesi gereğince bir kimse kendi arazisindeki yapıda başkasının malzemesini ya da başkasının arazisindeki yapıda kendisinin veya bir başkasının malzemesini kullanırsa, bu malzeme arazinin bütünleyici parçası olur. Ancak, sahibinin rızası olmaksızın kullanılmış olan malzemenin sökülmesi aşırı zarara yol açmayacaksa, malzeme sahibi, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere bunların sökülüp kendisine verilmesini isteyebilir.
Aynı koşullar altında arazinin maliki de, rızası olmaksızın yapılan yapıda kullanılan malzemenin, gideri yapıyı yaptırana ait olmak üzere sökülüp kaldırılmasını isteyebilir.
Aynı Kanunun 723. maddesi gereğince malzeme sökülüp alınmazsa arazi maliki, malzeme sahibine uygun bir tazminat ödemekle yükümlüdür. Yapıyı yaptıran malzeme sahibi iyi niyetli değilse, hâkimin hükmedeceği miktar bu malzemenin arazi maliki için taşıdığı en az değeri geçmeyebilir.
Dosyanın incelenmesinde, dava konusu taşınmazların tapuda hazine adına kayıtlı olduğu ve davacı tarafından ecrimisil ödenmek sureti ile kullanıldığı, ayrıca keşif raporunda belirtilen ağaçların davacıya ait olduğu yanlar arasında tartışmasızdır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ağaçların değerlerinin belirlendiği, bu şekilde hüküm kurulduğu, arazi maliki davalı için arz ettiği subjektif değerin belirlenmediği görülmektedir.
Davacının kendisine ait olmayan taşınmaz üzerine ağaç diktiği dosya kapsamı ile sabit olduğundan, iyiniyetli olarak kabulüne olanak yoktur. Hiç kuşkusuz, dava konusu taşınmaz üzerindeki ağaçlar sökülüp götürülürse hayatiyetini kaybedecek, ekonomik değer taşımaları nedeniyle de aşırı zarar ortaya çıkacaktır. Sökülüp götürülmemesi durumunda ise de arazi sahibi olan davalı sebepsiz zenginleşecektir. O yüzden arsa sahibi davalı ağaçlar nedeniyle iyiniyetli olmayan malzeme sahibine bir miktar tazminat ödemelidir. Türk Medeni Kanunun 723/son maddesince bu gibi durumlarda ödemesi gereken tazminat ağaçların arazi maliki için taşıdığı en az değerle sınırlıdır. Bu takdirde ödenecek tazminat ağaçların arazi maliki davalı için arz ettiği subjektif değeri aşamayacağından burada olayların özelliğine bakan hakimin Türk Medeni Kanununun 4.maddesini kendisine tanıdığı takdir yetkisini kullanması gerekir.
O halde, mahkemece; ödemesi gereken tazminatın, uzman bilirkişiden alınacak rapor sonucunda, ağaçların arazi maliki için taşıdığı en az değerle sınırlı olduğu belirlenerek karar verilmesi gerekirken bu yönler üzerinde durulmadan yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya uygun görülmemiş kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince davaLı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/12/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.