22. Hukuk Dairesi 2015/13185 E. , 2016/18802 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, yıllık izin, ücret alacağı, fazla mesai, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı, ücret, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, alacak isteklerinin yerinde olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, alacakların kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacının fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir.
Hafta tatili ve genel tatil alacakları konusunda da aynı ilkeler geçerlidir.
Somut olayda, davacıya imzalatılan Çalışma Düzeni ve Ücret Tarifeleri başlıklı belgede günlük çalışma saatlerinin haftanın beş günü 08:00-19:00 saatleri arası , Cumartesi ve pazar günleri 08:00-17:00 saatleri arası olduğu açıklanmış, tatil ve bayramlardaki çalışmalar ile bordro hesaplama esasları belirlenmiş ve davalı da cevabında açıkça yurt dışında çalışma şartlarının bu şekilde olduğunu, davacının da bunu bilerek belgeyi imzaladığını ileri sürmüştür. Bu durumda çalışma saatlerinin davalı tarafından da kabul edilen şekildeki bu belgeye göre belirlenmesi gerekirken sadece menfaat birlikteliği içindeki tanıklara itibar edilmesi hatalı olmuştur.
Hafta tatili çalışma iddiasının da yine yukarıda açıklanan belgedeki çalışma günlerine göre belirlenmesi gerekirken açıklandığı gibi salt tanık beyanı yetersiz olmuştur. Hafta tatili günlerinin toplu kullandırıldığına dair bir kısım belgeler sunulmuş ise de hafta tatili dinlenme hakkının niteliğine göre toplu kullandırılması mümkün değildir. Bu durumda toplu kullanılan izin belgelerinde yer alan izin günlerinden sadece o haftaya denk gelen bir hafta tatilinde dinlendiğinin kabulü gerekir. Kaldı ki tarafların kabulünde olan ve açıkça davalının yurt dışında haftalık dinlenme hakkı konusundaki beyanına göre de ayda iki hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hafta tatili ücretinin belirlenmesi yerinde olacaktır.
Anılan belgede Ramazan ve Kurban bayramlarında şirketin tayin ettiği günlerin tatil olacağı bildirildiğinden; davalı taraf dini bayram günlerine ait izinlerle ilgili açıklandığı gibi bir belge de sunulmadığı ancak tatil verileceği açıkça düzenlendiğinden bu konuda birbiri ile örtüşen tanık anlatımlarının dikkate alınması, resmi tatillerde ise normal çalışma günü gibi çalışmaya devam edileceği kabul edildiğinden bu günlerin de ücretinin belirlenmesi gerekir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında eksik inceleme ile verilen kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.