3. Hukuk Dairesi 2020/11319 E. , 2021/9725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacı; davalı ile 626 ada 5 parselde bulunan ... Residence isimli sitedeki 33 nolu dairenin satımına ilişkin olarak 14/09/2012 tarihli harici gayrimenkul satış sözleşmesi imzaladığını, satış bedeli olarak 36.000 Euro üzerinden anlaştığını, makbuz karşılığında davalıya muhtelif tarihlerde toplamda 27.500 Euro ödeme yaptığını, ilerleyen zamanlarda paranın geri kalanını ödemek için tapunun devredilmesini beklediğini, ancak geçen sürede tapunun kendisine devredilmediğini, hatta tapunun başkasına devredildiğini öğrendiğini ileri sürerek; 27.500 Euro"nun Merkez Bankasının belirlemiş olduğu Euro kuru baz alınarak TL karşılığı olan 74.772,50 TL"nin dava tarihinden başlayacak üzere yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; taşınmaz sahibinin ... olduğunu, davacı ile dava dışı taşınmaz sahibi arasında emlak komisyonculuğu yaptığını, alıcıdan taşınmazın satış bedeli ve komisyon olarak toplam 27.000 Euro ve tapu işlemleri masrafı olarak da 500 Euro aldığını, bu bedellerden toplam 23.400 Euro"sunu ..."a ödediğini, 3.600 Euro"yu komisyon ücreti olarak aldığını, 500 Euro"nun ise ... Ordu Komutanlığından izin alınması ve tapu işlemleri için aracıya verildiğini, izin çıkmasının ardından davacının ödeme gücü olmadığını beyan ederek sözleşmeden döndüğünü, taşınmazın ise daha sonra... isimli şahıslara satıldığını, daha sonra taşınmaz sahibi ... tarafından davacıya taşınmaz satış bedeli olarak 7.000 Euro iade edildiğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 74.772,50 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 22.02.2018 tarihli ve 2015/36345 Esas, 2018/2345 Karar sayılı kararıyla; davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra “...2-Davalı delil dilekçesinde ve temyiz dilekçesinde dava dışı taşınmaz sahibi tarafından davacı hesabına 7.000 Euro iade yapıldığını ileri sürmüştür. Davalının bu savunması ödeme defi niteliğinde olup, borcu söndüren sebeplerdendir ve davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkündür. Davalının dile getirdiği iade savunması üzerinde durularak, ilgili deliller toplandıktan sonra gerek görüldüğü takdirde de konusunda uzman bilirkişi ya da heyetinden bu hususta rapor da alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının dava konusu satış nedeniyle davalı şirkete toplamda 27.500 Euro ödediği, davalının bu tutardan 24.400 Euro gibi bir bedeli dava dışı ..."a ödediği, satış gerekleşmediği için de ...-...tarafından davacı hesabına 7.000 Euro para iadesi yapıldığı, ardından davalı şirket yetkilisi ..."ın ... 3.Asliye Hukuk Mahkemesi 2017/340 Esas, 2018/303 Karar sayılı dosya ile ..."a ödediği parayı geri aldığı, dolayısı ile ..."un 7.000 Euroyu 2 defa ödediği, 3. kisi ...-...tarafından her ne kadar davacının hesabına bu bedelin ödenmiş olduğu sabit olsa da, bu bedel davalı tarafından geri alındığından ödenen 7.000 Euro tenzil edilmeden hesaplama yapılması gerektiği, bu durumda davacının 7.000 Euro mükerrer tahsilat yapmış olacağı ve bu bedeli 3. kisi ..."a ödemesi gerektiğinin açık olduğu gerekçesiyle; davanın kabulü ile 74.772,50 TL" nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda mahkemece; davalının dava dışı taşınmaz sahibi tarafından davacı hesabına 7.000 Euro iade yapıldığı yönündeki ödeme defi üzerinde durularak bir karar verilmesi gerektiği yönündeki bozmaya uyulmasına rağmen davacının hesabına bu bedelin ödenmiş olduğu sabit olsa da bu bedel davalı tarafından geri alındığından ödenen 7.000 Euro tenzil edilmeden hesaplama yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş, bozmanın gereği yerine getirilmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece; uyulmasına karar verilen bozma kararı doğrultusunda davacıya ödendiği anlaşılan 7.000 Euro tenzil edilmek suretiyle yapılacak hesaplama sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, bozma gereklerini karşılamayan rapor doğrultusunda eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.