3. Hukuk Dairesi 2017/15782 E. , 2017/17302 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE)MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tedbir nafakası davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 17.03.2007 tarihinde evlendiklerini, davalının kendisini evden kovması sonucu müşterek evden ayrılarak baba evine dönmek zorunda kaldığını, müşterek çocuk ... kendisiyle birlikte kaldığını, tüm bakım ve giderlerini ailesinin karşıladığını, davalının 2013 yılında boşanma davası açtığını, ancak davanın reddedildiğini, boşanmaya ilişkin davada müşterek çocuk için tedbir nafakasına hükmedildiğini, dava süresince nafakayı davalının düzensiz de olsa ödediğini ancak davanın bitimi ile kendisi ve müşterek çocuğun bakım ve giderleri için destek olmayı bıraktığını, kendisinin çalışmadığı için zor durumda olup, eşinin maddi desteğine ihtiyaç duyduğunu ileri sürerek; dava tarihinden itibaren kendisi ve müşterek çocuk Hüseyin için ayrı ayrı her ay 500 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı ile dört yıldır ayrı yaşadıklarını, halen asgari ücretli olarak çalıştığını, nafakayı ödeyecek maddi durumunun olmadığını, davacı tarafın sigortasız bir işte çalıştığını savunarak; davacının kendisi için istediği nafakanın reddine karar verilmesini, müşterek çocuk için ise kazancına göre mahkemenin nafakaya karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece; davalının 500 TL civarındaki işsizlik maaşı ile nafaka ödemesi yapamayacağı nedeni ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; davacı kadın ve yanında bulunan müşterek çocuk için tedbir nafakası istemine ilişkindir.
1-) Davacıya ve müşterek çocuğa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; TMK. 186/3.maddesi uyarınca; Eşler birliğin giderlerine güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılırlar. Yasanın 195.maddesine göre de; Evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerin yerine getirilmemesi veya evlilik birliğine ilişkin önemli bir konuda uyuşmazlığa düşülmesi halinde eşler ayrı ayrı veya birlikte hâkimin müdahalesini isteyebilirler. Aynı yasanın 197.maddesine
göre de; Eşlerden biri ortak hayat sebebi ile kişiliği, ekonomik güvenliği veya ailenin huzuru ciddi biçimde tehlikeye düştüğü sürece ayrı yaşama hakkına sahiptir. Bu durumda, hâkim eşlerden birinin istemi üzerine birinin diğerine yapacağı parasal katkıya ilişkin önlemi alır.
Evlilik devam ederken eşlerin birbirleri hakkında koşulları oluştuğu takdirde tedbir nafakası davası açma ve bir takım önlemlerin alınmasını talep etme hakları vardır.
Bu bağlamda; tedbir nafakası miktarı tayin edilirken, birliğin giderlerine katılmada eşlerin "ekonomik güçleri" ile müşterek yaşam sırasında davalının eş ve çocuklarına sağlamış olduğu yaşam düzeyi dikkate alınmalı, hakim; eşlerin birlikte yaşarken sürdürdükleri hayat seviyelerinin ayrı yaşamaları halinde de korumaları gerektiğini gözetmelidir.
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir.
Somut olayda; davalı hakkında yapılan sosyal ekonomik durum araştırmasından; davalının mevsimlik işlerde çalıştığı, aylık gelirinin 500 TL olduğu, oturduğu evin babasının evi olduğu anlaşılmaktadır. Davalının gelirinin az bulunması veya gelirinin bulunmaması davalıyı nafaka yükümlülüğünden kurtarmaz. En azından asgari ücret seviyesinde gelirinin bulunduğunun kabul edilmesi gerekir.
2-) Hal böyle olunca mahkemece; ayrı yaşamakta haklı olan davacı kadın ve yanında bulunan müşterek çocuğun geçimi için gerekli davalının geliri ile orantılı olacak şekilde TMK.nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, uygun bir miktar tedbir nafakasına hükmolunması gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. ve 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428.maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 07.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.