3. Hukuk Dairesi 2017/16167 E. , 2017/17372 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki yoksulluk nafakası davasının kaldırılması( asıl dava), yoksulluk ve iştirak nafakanın artırılması(birleşen dava) davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı (birleşen dava davalısı) dilekçesinde; ... Aile Mahkemesi"nin 2005/3 Esas ve 2006/269 Karar sayılı ilamı ile davalı için 175.00 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini; aradan geçen zamanda davalıya vefat eden babasından emekli aylığı bağlandığını,bu nedenle davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı (birleşen dava davacısı) dilekçesinde; açılan davayı kabul etmediğini, davanın reddi ile ... Aile Mahkemesi"nin 2005/3 Esas ve 2006/269 Karar sayılı ilamı ile müvekkili için 175.00 TL yoksulluk nafakası hükmedildiğini, ... Aile Mahkemesi"nin 2010/1271 Esas ve 2011/598 Karar sayılı ilamı ile 2000 doğumlu ... ... için 200 TL, 1994 doğumlu ... için 250 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede takdir edilen nafakaların ihtiyaçları karşılamada yetersiz kaldığını, bu nedenle yoksulluk nafakasının 275 TL ye, iştirak nafakasının ... için 300 TL , 1994 doğumlu ... için 350 TL "ye yükseltilmesini dilemiştir.
Mahkemece; asıl davanın kabulü ile davalı ... Aşçı adına belirlenen yoksulluk nafakasının kaldırılması, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile müşterek çocuk 28/08/1994 doğumlu ... için aylık 250 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren müşterek çocuk ... reşit olduğu 28/08/2012 tarihine kadar devam etmek üzere 50 TL artırılarak 300 TL"ye yükseltilmesine, müşterek çocuk 2000 doğumlu ... için aylık 200 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 100 TL artırılarak 300"TL"ye yükseltilmesi ile yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı-birleşen dava davacısı tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
Anılan karar Dairemizin 2016/4064 esas- 2016/12347 karar sayılı ve 31.10.2016 tarihli kararı ile “ Nafaka alacaklısı kadının aldığı 643,85 TL ücretin; zorunlu ve gerekli görülen harcamaları kapsaması beklenemez. Başka bir anlatımla, davalının eline geçen toplam gelir miktarı, onu yoksulluktan kurtaracak mahiyette değildir. O halde, mahkemece yapılacak iş; davacının ekonomik ve sosyal durumu ayrıntılı olarak araştırıldıktan sonra tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, nafaka takdir edilirken taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, TMK"nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun miktarda indirilmesine karar vermek olmalıdır.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildikten sonra verilen 03.07.2017 tarihli son kararında; asıl davanın kabulü ile davalı yararına hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına, birleşen davanın ise kısmen kabulü ile müşterek çocuk ... reşit olduğu 28/08/2012 tarihine kadar devam etmek üzere 50 TL artırılarak 300 TL"ye yükseltilmesine, müşterek çocuk 2000 doğumlu ... için aylık 200 TL iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren 100 TL artırılarak 300"TL"ye yükseltilmesi ile yoksulluk nafakasının artırılması talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı-birleşen dava davacısı tarafından tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla orada belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 2013/13-597 E, 2014/62 K sayılı ilamında da vurgulandığı üzere; “Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bir bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, yada gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/ 8-83 E., 2003/72 K.; 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E., 2010/87 K. sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde; mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmakla 31.10.2016 tarihli bozma ilam gereği yerine getirilecek şekilde tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetilip, taraflar arasında mevcut olan denge durumu da dikkate alınarak, davalının yoksulluğunun ortadan kalkmadığı kabul edilerek, hakkaniyet ilkesi gereğince, nafakanın uygun miktarda indirilmesine karar verilmesi gerekirken bozma ilamına aykırı olarak yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi şeklindeki hüküm tesisi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece;bozma ilamına uyulmuş olmakla davalı-birleşen davanın davacısı yararına usuli müktesep hak oluştuğu nazara alınmak suretiyle,bozma ilam gereğini yerine getirecek şekilde hüküm tesisi gerekirken,eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş,bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.