3. Ceza Dairesi 2019/16180 E. , 2020/2978 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunarak;
Gereği görüşülüp düşünüldü:
Sanık ..."un soruşturmada alınan beyanında kendisine saldıran şahıslardan şikayetçi olmadığını beyan ettiği, mahkemece verilen katılma kararının geçersiz olduğu, sanığın da temyiz dilekçesinde sadece hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talebinin bulunduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;
Sanık hakkında tekerrüre esas sabıkası bulunması nedeniyle, TCK"nin 58/3. maddesi gereğince, TCK"nin 86/2. maddesinde belirtilen seçimlik cezalardan hapis cezasının seçilerek sonuçta TCK"nin 58/6. maddesi gereğince mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanması gerekirken, doğrudan adli para cezasının seçilerek sonuç adli para cezası olduğundan tekerrür hükümlerinin uygulama imkanının ortadan kaldırılması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yerinde görülmeyen diğer temyiz sebeplerinin reddine, ancak;
1)Hüküm tarihinde İzmir 2 Nolu Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda başka suçtan hükümlü olarak bulunan sanık duruşmaya getirilmeden yada SEGBİS sistemi aracılığıyla duruşmada hazır edilmeksizin hakkında mahkumiyet hükmü kurulması suretiyle, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (Ludi/İsviçre, B. No:12433/86, 15/06/1992 P. 49/50; Artico/İtalya, B. No:6694/74,13/05/1980 P. 33; Sejdovic/İtalya, B. No:56581/00, 01/03/2006 P. 81) kararlarında belirtildiği üzere savunma hakkı kısıtlanarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “Adil yargılanma hakkı” başlıklı 6. maddesine, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası"nın “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesi ile 5271 sayılı CMK"nin 193. ve 196. maddesine muhalefet edilmesi,
2) Oluşa, tarafların beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre; ilk haksız hareketin hangi taraftan geldiği hususunda taraflar arasında farklı beyanlar bulunduğu, alınan doktor raporuna göre sanığında yaralandığı olayda, olayın başlangıcını gören tanık beyanı bulunmadığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.10.2002 tarih ve 2002/4-238 Esas - 2002/367 Karar sayılı kararı uyarınca ve bu kararla uyumlu Ceza Dairelerin yerleşmiş ve süreklilik gösteren kararlarında kabul edildiği üzere, ilk haksız hareketin kimden kaynaklandığı şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirlenemediğinde şüpheli kalan bu halin sanık lehine değerlendirilmesi gerektiğinin belirtilmesi karşısında, sanık lehine 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin asgari oranda uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
3) 28.06.2014 tarihinde Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 81. maddesi ile 5275 sayılı Kanun’un 106/3. maddesinde; “Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adli para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarı hapis cezasına çevrilerek, hükümlünün iki saat çalışması karşılığı bir gün olmak üzere kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilir. Günlük çalışma süresi, en az iki saat ve en fazla sekiz saat olacak şekilde denetimli serbestlik müdürlüğünce belirlenir. Hükümlünün hakkında hazırlanan programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymaması hâlinde, çalıştığı günler hapis cezasından mahsup edilerek kalan kısmın tamamı açık ceza infaz kurumunda yerine getirilir.” şeklindeki düzenlemeye aykırı olarak, sanık hakkındaki hükümde infaz yetkisini kısıtlayacak şekilde verilen adli para cezasının ödememesi durumunda hapse çevrileceğine karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz sebepleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle 6723 sayılı Kanun"un 33. maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 13.02.2020 gününde oy birliğiyle karar verildi.