22. Hukuk Dairesi 2015/13146 E. , 2016/19024 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, yıllık izin, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile ücret alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin psikolojik baskılar, ağır çalışma saatleri ve fazla mesai ücretlerinin ödenmemesi üzerine haklı sebeple iş sözleşmesini feshettiğini, makam şoförü olarak çalışmakta iken seçimlerden sonra bu görevinden alınarak kaldırım, asfalt işçisi ve en son olarak da park görevlisi olarak çalıştırıldığını, asgari ücretle işe başlayıp en son maaşının 1.200,00 TL olduğunu, yerel seçimlerden sonra verilen görevlerde işten atılma tehdidi ile maaşının düşürülüp istifaya zorlandığını ileri sürerek, kıdem tazminatı, ücret, fazla mesai ücreti, genel tatil ücreti ve yıllık izin ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm ve davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-4857 sayılı İş Kanunu"nun 24. maddesinin 2. bendinde işçinin haklı fesih halleri düzenlenirken (f) bendinde son cümle olarak, “yahut çalışma şartları uygulanmazsa” şeklinde ifadeye yer verilerek çalışma koşullarının uygulanmaması, işçinin haklı fesih sebepleri arasında yerini almıştır.
..., kanun, tüzük ve yönetmelikler, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri, işyeri personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklarla, işyeri uygulamalarının çalışma yaşamına etkileri sonucu her bir iş ilişkisinde çalışma koşulları meydana gelir. Çalışma koşullarını belirleyen kaynaklarda bu koşullar bazen emredici olarak düzenlenmiş olup, işçi aleyhine olarak değişikliğe gidilmesi işçinin rızası ile dahi mümkün değildir. Diğer hallerde çalışma koşullarında değişiklik yapılması 4857 sayılı İş Kanunu"nun 22. maddesinde özel biçimde ele alınmıştır. Anılan hükme göre, işçi aleyhine yapılması düşünülen değişikliğin işçiye yazılı olarak bildirilmesi ve altı iş günü içinde işçinin yazılı kabulü ile uygulamaya konulması gerekir. Aksi halde değişiklik işçiyi bağlamaz.
Mahkemece, davacının fark ücret alacağının ispatlanamadığından reddine karar verilmiş ise de, karar dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Dosya içeriğinden, ihbar olunan alt işverenler nezdinde davalı Belediyeye ait işyerinde 02.03.2005 tarihinden itibaren şoför olarak çalışan davacının, 01.05.2009 itibaren başka işlerde çalıştırıldığı, en son park ve bahçe işçisi olarak görev yaptığı anlaşılmaktadır. Davacının görevinin değişmesi ile birlikte bordrolara göre 1.232,10 TL brüt olan ücretinin asgari ücrete düşürüldüğü, davacının görev ve ücret değişikliği konusunda yazılı onayının alınmadığı ve bu durumun çalışma koşullarında aleyhe esaslı değişiklik teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Şu halde, ücret miktarına ilişkin işverence tek taraflı yapılan değişikliğin geçersiz olduğu anlaşılmakla, davacının fark ücret alacağının hesaplanarak hüküm altına alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.
3-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, mahkemece, davacının park ve bahçe işçisi olarak çalıştığı dönem yönünden fazla mesai ücretinin hesaplanmadığı bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulmuş ise de, karar bu yönü itibariyle de dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Davalı tanıklarının beyanlarından, davacının haftada altı gün 08:00-17:00 saatleri arası çalıştığının anlaşılmasına göre, park ve bahçe işçisi olarak çalıştığı dönem yönünden haftada üç saat üzerinden fazla mesai ücretinin hesaplanması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 23.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.