20. Hukuk Dairesi 2013/8409 E. , 2014/45 K.- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
- ORMAN İÇİNDE VE DIŞINDAKİ TAŞINMAZ MALLARDA İKTİSAP
- TAŞINMAZIN ORMAN SAYILAN YERLERDEN OLDUĞU İDDİASI
- KADASTRO KANUNU (3402) Madde 45
- KADASTRO KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN (5304) Madde 14
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında A..Köyü, 108 ada 13 parsel sayılı 6820,82 m² yüzölçümlü taşınmaz, Eylül 1983 tarih ve 115 sayılı tapu kaydı ile tarla niteliği ile davalılar adına tesbit edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın kadastro tesbitinin iptaliyle orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; yapılan keşif ve uzman orman bilirkişisinin resmî belgelere dayalı olarak yaptığı inceleme sonucu alınan raporda, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu belirtilmesine karşın, mahkemece yeni bir keşif ve inceleme yapılmaksızın dava dosyası üzerinden bir inceleme yapılmak üzere re"sen yeniden başka bir orman bilirkişisi seçilerek ek rapor alınmış, dosya üzerinden inceleme yapılarak alınan ek raporda; taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun saptanması üzerine ek rapor, esas alınarak yazılı olduğu şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa; ek rapor ancak keşif sonucu hükme dayanak alınan bilirkişi raporlarının açıklattırılmasına yönelik olarak mümkündür. Kaldı ki, dosyada bulunan ve keşif sonrası alınan orman bilirkişisi raporu ile mahkemenin re"sen orman bilirkişisi seçerek dosya üzerinden aldırtılan ek rapor dahi birbiriyle çelişmiş olup, dosya üzerinden inceleme yapılarak alınan ve birbiriyle çelişen raporlara dayanılarak karar verilemez. Bu nedenle;
Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 06/01/2014 günü oy birliği ile karar verildi.