3. Hukuk Dairesi 2016/6424 E. , 2017/17549 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK (AİLE) MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki kişisel eşyanın iadesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalının düğünde takılan 3 bileziği( 2’si hediyelik, 1’i set takımı bileziği) nakde çevirip harcadığını, ayrıca düğünde kendisine 4.500,00 TL para takıldığını, diğer ziynet eşyalarını evi terk ederken yanına aldığını belirterek; düğünde takılan 4.500,00 TL’nin ve tüm ziynetlerin değerinin yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; geleneğe göre nişanda takılan ziynet ve paraların kız evine, düğünde takılan ziynetleri kız evine, paraların ise erkek evine kaldığını, düğünde takılan paraların erkek evinde yapılan masraflar için kaldığını, düğün salonu, fotoğraf çekimi gibi harcamalar için kullanıldığını, bileziklerin davacıda kaldığını, sadece bir tanesinin yamuk olması nedeniyle davacının isteğiyle bozdurulduğunu, kendisi tarafından harcanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; ziynet eşyalarının kadına ait olduğu, ihtilafın üç altın mı bir altın mı olduğuna ilişkin bulunduğu, davacı tanıklarının beyanlarına itibar edildiği, altınların değeri dikkate alındığında 3 bileziğin bozdurulmuş olacağı, para yönünden değerlendirilme yapıldığında kullanılış biçimine göre talebin yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 3 bilezik bedeli 1.246,20 TL’nin dava tarihinden yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içerisinde taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Davacı tarafın temyiz itirazının incelenmesinde;
Yargıtay"ın yerleşik uygulamasına göre, evlenme sebebiyle kadına takılan ziynet ve diğer nakit para gibi düğün takıları kim tarafından takılmış olursa olsun kadın ait kişisel eşya sayılır karinesi kabul olunmaktadır. Bu nedenle ziynet eşyalarının, kadının isteği ve onayı ile iade edilmemek üzere verildiğini, bu eşyayı kadından alan kişi ispat etmelidir.
Davalı tarafın cevap dilekçesinde düğünde takılan nakit paranın geleneklere göre erkek evine kaldığını, düğün salonu, fotoğraf çekimi, mutfak eşyası gibi masraflara harcandığını beyan etmiştir. Somut olayda, davacıya düğün hediyesi olarak 4.500 TL para takıldığı taraflar arasında çekişme konusu değildir. Davalı koca, davacı kadının bu parayı bir daha kendisine iade edilmemek üzere kendi rızası ile verdiğini ispatlayamamıştır.
Bu durumda mahkemece; düğünde hediye olarak takılan 3.600 TL para alacağı yönünden davacının iddiasının kanıtlandığı gözetilerek bu talep bakımından davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile istemin reddi doğru görülmemiştir.
2- Davalı tarafın temyiz itiraznın incelenmesinde;
Türk Medeni Kanunu"nun 6. maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. İleri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir. İspat yükü, hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer.
Dosyanın incelenmesinde; davacı kadın, davaya konu 3 bileziğin davalıda kaldığını, diğer ziynet eşyalarının yanında olduğunu iddia etmiş, iddiasını ispat için tanık dinletmiştir. Davalı ise, bileziklerden 1 tanesinin eğilmesi nedeniyle bozdurulduğunu kabul etmiş, diğer bileziklerin davacıda olduğunu savunmuştur. Ayrıca taraflar arasında 03/11/2012 tarihinde “çeyiz eşyası teslim tutanağı” imzalanmış, davacı kişisel eşyalarını eksiksiz ve tam olarak teslim aldığını beyan etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 240. maddelerinde düzenlendiği üzere, istisnalar dışında, ikinci tanık listesi verilmesi mümkün değildir. Temyize konu davanın boşanma davası ile birlikte açıldığı, tanıkların boşanma davasında bildirildiği, mahkemece işbu dava yönünden dosya tefrik edilerek ayrı bir esasa kaydedildiği, yargılama sırasında daha önce bildirilmeyen tanık ...’ün dinlenilmesinin talep edildiği, davalı tarafın muvafakat etmemesine rağmen tanığın dinlenildiği görülmektedir. İkinci tanık listesinde yer alan isimlerin tanık olarak dinlenemeyeceği hususundaki yasal düzenleme nazara alınmaksızın ikinci tanık listesinde bildirilen tanıkların dinlenmesi ve beyanlarının hükme esas alınması hatalıdır.
O halde; mahkemece davalı tarafından bozdurulduğu kabul edilen haricindeki 2 bilezik yönünden davacının iddiasını ispatlayamadığı anlaşıldığından, 2 bilezik yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken; yanılgıl değerlendirme ve gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,13.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.