Esas No: 2021/12041
Karar No: 2022/4287
Karar Tarihi: 09.03.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/12041 Esas 2022/4287 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/12041 E. , 2022/4287 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim yargılaması sonucunda Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen başvurunun kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince verilen 01/11/2020 tarih 2020/İHK-23604 sayılı davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili Sigorta Tahkim komisyonu başvurusunda; 08/09/2016 tarihinde davacı idaresindeki motosiklet ile davalıya trafik sigortalı aracın karıştığı çift taraflı kazada davacının yaralanarak malul kaldığını beyanla şimdilik 100,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, maluliyete itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık hakem heyetince tüm dosya kapsamına göre; başvurunun kabulü ile 177.850,75 TL sürekli işgöremezlik tazminatının 30/01/2020 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, rapor ücreti talebinin reddine karar verilmiş; karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine itiraz hakem heyetince davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; itiraz hakem heyeti kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz hakem heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Sözkonusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak ... Üniversitesi Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen 29/07/2019 tarihli raporda, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti % 22 olarak belirlenmiştir. Anılan bu raporun tanziminde 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri ile ekindeki cetvellere göre belirleme yapılması gerekmekle birlikte, raporun hangi yönetmeliğe göre düzenlendiği açıkça belirtilmeden maluliyet saptanmıştır. Anılan raporun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe uygun olup olmadığı denetlenemediği gibi maluliyet oranının bir kısmını oluşturan depresif bozukluk sekeli bakımından da kaza ile illiyet bağı kurulacak nitelikte tespitler ve iyileşme gösterip göstermeyeceği değerlendirmesi yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda İtiraz Hakem heyeti tarafından; kazayla ilgili eksik kalan tedavi evrakı, özellikle davacının kazadan önceki ve sonraki psikiyatrik şikayetleri ile uygulanan tedaviye yönelik tüm belgelerin (psikiyatri poliklinik kayıtları, reçeteler, ilaç raporları) davacı taraftan sorulup, ilgili yerlerden temin edilmesinden sonra, yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında ve olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik ölçülerine göre, davacının muayenesi yapılarak depresif bozukluğunun devam edip etmediği, kaza ile maluliyet arasındaki illiyet bağı bulunup bulunmadığı ve sürekli olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumu veya en yakın Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalından içerisinde psikiyatri alanında uzman doktorun da bulunduğu heyetten davacının kaza nedeniyle uğradığı çalışma gücü kaybı bulunup bulunmadığı ve varsa oranı konusunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5'i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, fazla (nispi tam) vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.