3. Hukuk Dairesi 2021/5978 E. , 2021/9796 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki adi ortaklığın tasfiyesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile amca-yeğen olduklarını, birlikte dört yıl süre ile çeşitli tarımsal üretim sahalarında çeltik üretimi yaptıklarını, tüm bu süre zarfında ortaklığa ait hukuki ilişkilerinin davalı tarafından kurulduğunu, ilk üç yıla ait hesaplamaların her işletme faaliyeti sonunda yapılarak, ibralaştıklarını, ancak 2004 yılına ait hesaplaşmanın davalının kaçınması nedeniyle gerçekleşmediğini, ortaklık menkul malları üzerinde ortaklığın giderilmesi için açılan davanın sulh ile sonuçlandığını, davalının oğlu ..."in babasını temsilen hesaplaşma yaptığını, ihtilafsız olarak 42.830 TL davalının borçlu olduğu ve bir kısım hasat sonu çeltiklerinden de kendisine yaklaşık 4.550 TL düştüğünü ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere, adi ortaklığın tasfiyesine ve şimdilik 47.380 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; ortaklık iddiasını kabul etmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 42.830 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine Dairece verilen 18/06/2013 tarihli ve 2013/5930 Esas 2013/10461 Karar sayılı kararla; taraflar arasındaki adi ortaklığın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 644. maddesindeki tasfiye usulü izlenerek çözümlenmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkemece; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne, talep ile bağlı kalınarak 47.380 TL ortaklık alacağının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; bozma kararına uyulduğu halde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir. Şöyle ki; mahkemece uyma kararı verilen bozma kararında; taraflar arasında kurulmuş olan adi ortaklığın tasfiye edilmediği, davacının bu davadaki taleplerinin adi ortaklığın fesih ve tasfiye talebini içerdiği, buna göre bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılması gerektiği, ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin bu sözleşmedeki hükümlere göre, hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin TBK"nın 643. maddesindeki usule göre yapılması gerektiği halde tasfiye raporunun bozma kararında belirtilen usule riayet edilmeden hazırlanmadığı anlaşılmıştır.
Ayrıca, 23/10/2014 tarihli celsede, adi ortaklığın tasfiye işlemlerinin yürütülmesi amacıyla mahkemece re"sen tespit edilecek üç adet tasfiye memuru görevlendirilmesine karar verilmesine rağmen 28/10/2014 tarihli tutanağı ile bilirkişi ..."e dosyanın tevdi edildiği, bilirkişiler ... ile ..."nin ortak imzalı 18/11/2014 tarihli raporunun dosyaya sunulduğu, 12/02/2015 tarihli yedinci celsede bilirkişilerin istenilen hususlarda rapor hazırlamadığı gerekçesiyle söz konusu raporları hazırlayan tasfiye memurlarının görevden alınmasına karar verildiği ancak temyize konu karara bu raporun esas alındığı görülmüştür.
O halde; hükme esas alınan raporun yeterli olmadığı ve bozma kararında belirtilen usule riayet edilmeden hazırlanmadığı mahkemecede kabul edildiği halde yetersiz rapor hükme esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Diğer taraftan, davacı tarafından davanın 47.380 TL üzerinden açıldığı, davacı tarafça davanın ıslah edilmediği, 07/12/2012 tarihli ilk hükümde davanın kısmen kabulü ile 42.830 TL"nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, hükmün davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Dairece bilirkişi raporunun yeterli olmadığı gerekçesiyle bozulduğu, bozmaya uyan mahkemece davanın kabulü ile 47.380 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, böylece aleyhe hüküm verme yasağına aykırı olarak karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün HUMK"nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.