20. Hukuk Dairesi 2013/10077 E. , 2014/111 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 14.01.2008 tarihli dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, fen bilirkişi krokisinde (B) harfi ile işaretli 16000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline, (C ve D) harfleri ile işaretli bölümlere ilişkin davanın reddine karar verilmiş; davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından hüküm temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.03.2005 gün ve 12985-3151 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; [Yörede yapılan genel arazi kadastrosu sonucunda düzenlenen kadastro pafta örneğinden, çekişmeli taşınmazın bulunduğu alanın taşlık, çalılık niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. H.G.K.nun 21.01.2004 günlü 8/15-7 ve 12/05/2004 günlü 8/242-292 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi, çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede arazi kadastrosu 1959 yılında 5602 sayılı Tapulama Kanununun yürürlüğü sırasında yapıldığı ve davaya konu taşınmazın tesbit dışı bırakıldığı ve dava gününe kadar da orman kadastrosunun henüz yapılmadığı tartışmasızdır.
3402 sayılı Kadastro Kanununun uygulanmaya başladığı 10/10/1987 tarihten önce 2613, 5602 ve 766 sayılı kanunların hükümlerine göre, kadastrosu yapılacağı ilân edilen ve önceden sınırları belirlenen çalışma alanları içindeki ormanlar tesbit dışı bırakılmışlardır. Bir diğer anlatımla; arazi kadastrosu ekipleri ormanların kadastrosunu yapmamış, ancak bölgede daha önce orman kadastrosu yapılıp kesinleşen ve tapuya tescil edilen ormanlara ait kayıtlar, o birliğin çalışma alanının tapu kütüğüne aktarılmıştır (766 sayılı Kanun, madde 46/3 ve 5602 sayılı Kanun, madde 13). Bölgede orman kadastrosu yapılmamışsa, arazi kadastrosunun yapılacağı bölgedeki ormanların sınırlandırması Orman İdaresinden istenmiş, İdarenin orman sınırlarını belirlemesinden sonra arazi kadastro ekipleri bu sınırlamayı esas almak suretiyle, belirlenen orman sınırına girmeden arazi kadastro çalışmalarını yürütmüşlerdir. Bu uygulama 3402 sayılı Kadastro Kanununun yürürlüğe girdiği 10/10/1987 tarihine kadar sürdürülmüş, 3402 sayılı Kanunun yürürlüğünden sonra ise anılan Kanunun 4. maddesi gereğince işlem yapılmıştır. Her olaya, olayın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan kanun hükümlerinin uygulanması gerekir. Bu nedenle; somut olayın 5602 sayılı Kanun hükümleri gereğince irdelemesi yapılıp uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi zorunludur.
Her ne kadar taşınmazın çalılıktan temizlenmek suretiyle imar ve ihyasının yapıldığı ve 30-40 yıldır kullanıldığı ifade edilmişse de, yukarıdaki açıklamalar ışığında taşınmaz orman kadastrosu yapılıp da orman sınırı dışında kalıncaya kadar orman sayılır ve H.G.K.’nun 24/10/2001 günlü 8/964-751 ve 13/02/2002 günlü ve 8/183-187 sayılı kararları orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemez.
- 2 -
Bu nedenlerle; davaya konu taşınmazın öncesi orman olup bu niteliğini koruduğu sıradaki zilyetliğe değer verilemeyeceği, ancak orman kadastrosu yapılıp da tahdit dışında bırakılırsa zilyedlikle kazanılması mümkün olduğundan davanın reddi gerektiği"ne değinilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır. Genel arazi kadastrosu işlemi 5602 sayılı Kanuna göre 15.04.1959 tarihinde yapılıp kesinleşmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, 20.06.2008 tarihli oturumda davacının gelmemesi, davalı Hazine vekili ve Orman Yönetimi temsilcisi tarafından da davayı takip etmeyeceklerinin açıklanması nedeniyle HUMK"nın 409/5. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, taraflar arasındaki davanın takip edilmeme nedeniyle işlemden kaldırılmasına ve aradan 3 ay geçmekle açılmamış sayılmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığına göre davalı ... Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının reddî ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 07.01.2014 günü oy birliğiyle karar verildi.