3. Hukuk Dairesi 2016/6515 E. , 2017/17676 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili; ... nolu elektrik aboneliğine ilişkin 24 adet elektrik faturası için davalının borç taksitlendirme sözleşmesi ile ödemeyi taahhüt etmesine rağmen ödeme yapmadığını, mevcut borcun tahsili için davalı aleyhine ... 1.İcra Müdürlüğünün 2008/5115 Esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalının takibe konu borcun 341 TL"sinin kendisine ait olduğunu belirterek borca itiraz ettiğinden, itirazın iptali ile davalının %40 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı;duruşmalara katılmamış, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup; kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nin 2012/3471 Esas–2013/1278 Karar sayılı kararı ile "....davanın genel mahkemelerde görülmesi gerektiği gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerektiği ..." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyularak yapılan yargılama neticesinde; bilirkişi raporu doğrultusunda; davanın kısmen kabulüne 548,60 TL asıl alacak ve takipten itibaren işleyecek yasal faizi için davalı itirazının iptaline, itiraz edilmeyen 341 TL asıl alacak ile birlikte toplam 889,06 TL asıl alacak ve takipten itibaren işleyecek yasal faizi için takibin devamına, dava yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, elektrik aboneliğinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.
Somut olayda; davalının dava konusu elektrik aboneliğine ilişkin taşınmazı 01.01.2002 tarihinde yazılı kira sözleşmesi ile önceki abone ..."tan 6 yıllığına kiraladığı, bilirkişi raporunda ve gerekçeli kararda taraflar arasındaki bu kira sözleşmesinden hiç bahsedilmediği; davalının 21.08.2013 tarihinde elektrik aboneliğini yaptırdığı, icra takibine konu borcun davalının fiilen kullanımında olduğu 04.02.2002-25.03.2003 tarihleri arasındaki dönem için 24 adet faturadan oluşan elektrik kullanım bedeli olduğu; mahkemece hükme esas alınan 16/02/2011 tarihli bilirkişi raporunda; takibe konu borç ile alakalı olarak dosyaya 17 adet fatura ibraz edildiğinden, bu 17 adet fatura için asıl alacaktan müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle davalının sorumlu olduğu borç miktarının 889,60 TLolarak hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Davalı, davacının elektrik abonesidir ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, elektrik ve doğalgaz bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Davacının uzun bir süre elektrik tüketim bedeline esas faturaların ödenmemesine rağmen yönetmelik gereği elektriği kesmemesi davacı açısından ancak müterafik kusur teşkil eder bu kusur da tüketilen enerji bedelinin aslından davalının sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Olsa olsa davacının elektriği kesmemesi dolayısıyla davacının müterafik kusuru nedeniyle, davalı açısından normal tüketim bedeli dışında gecikme zammı ve işleyecek yasal faizden indirim sağlar.
Hal böyle olunca, mahkemece; dava konusu elektrik aboneliğine konu taşınmaza ilişkin 01/01/2002 tarihli kira sözleşmesi de dikkate alınarak, davalının normal tüketim bedelinin aslından (ana borçtan) her halükarda sorumlu olduğu göz önünde bulundurularak, davacı tarafın elektriği kesmesi gereken tarih belirlenip, bu tarihe kadar olan borcun tamamının hesap edilmesi, bu tarihten sonraki dönem için ise davacının elektriği kesmemesinin müterafik kusur teşkil edeceği, bunun da ancak davalı için gecikme zammından indirim sağlayacağı, bu indirimin de en fazla yasal faize kadar olacağı nazara alınıp, bu ilkeler doğrultusunda bilirkişiden Yargıtay denetimine uygun ek rapor alınıp, hasıl olacak sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülmüş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle; hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.