Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/6036
Karar No: 2021/9848
Karar Tarihi: 11.10.2021

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2021/6036 Esas 2021/9848 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2021/6036 E.  ,  2021/9848 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
    Y A R G I T A Y K A R A R I
    Davacı; davalı ile araç satışı için 02/04/2004 tarihinde sözleşme imzaladıklarını, sözleşmeye göre davalı şirket tarafından araç için çekilen kredi ödemelerinin davacı tarafından yapılacağının, taksitler bittikten sonra aracın devredileceğinin kararlaştırıldığını, ancak krediyi ödemesine rağmen aracın devredilmediğini, ihtarname ile ödediği 41.360 TL"yi talep ettiği, davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, takibe vaki itirazın iptalini talep etmiştir.
    Davalı; aracın sıfır teslim edildiğini, fiilen davacının kullandığını, araç devredilmek istendiğinde piyasaya olan borçlarından dolayı davacının devralmak istemediğini, davacının ihtarından sonra ise davalı şirketin mali sıkıntıları nedeniyle araç üzerinde haciz bulunduğundan aracın devrinin yapılamadığını, aracın devrini vermeye hazır olduklarını, vergi borçlarının kendileri tarafından ödendiğini, davacının dava tarihi itibariyle hesaplanacak 2. el değerini isteyebileceğini, aracın davacının kullanımında olduğundan faiz de talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; davanın kısmen kabulüle yönelik olarak verilen karar, tarafların temyizi üzerine Dairece verilen 02/03/2016 tarihli ve 2015/5261 E. 2016/3053 K. sayılı kararla “...Somut olayda; taraflar arasındaki 02/04/2004 tarihli sözleşmeyle davalı adına çekilen banka kredilerinin tüm taksit ödemelerinin davacı tarafından yapılacağı, taksitlerin bitiminden sonra aracın ruhsatının davacıya verileceğinin kararlaştırıldığı belirlenmiştir.
    A) Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Trafik siciline kayıtlı araçların mülkiyetinin devrini öngören her türlü sözleşmelerin geçerliliği 2918 sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmalarına bağlıdır. Burada sözü edilen resmi şekil, sözleşmenin noterde re"sen düzenleme şeklinde yapılmasıdır. Bu şekil şartı geçerlilik şartı olup, bu şekle uygun yapılmayan sözleşmeler baştan itibaren geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler ise taraflar için hak ve borç doğurmazlar. Taraflar sadece ve ancak birbirlerine verdiklerini sebepsiz zenginleşme hukuksal nedenine dayalı olarak geri isteyebilirler. (HGK, 2003/4- 676 E. ve 2003/639 K.sayılı kararında açıklandığı gibi)
    Dava konusu satış sözleşmesine göre, araç bedelinin davalı adına çekilen kredinin taksit ödemelerinin davacı tarafından yapılacağının kararlaştırılması karşısında, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taraflar verdiklerini geri isteyebileceklerinden aracın fatura bedeline hükmedilmesi doğru değildir.
    O halde, mahkemece; araç satış sözleşmesine istinaden davacı tarafından yapılan ödemelerin tespit edilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde araç bedeline hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
    B) Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine;
    Davacı ancak, haricen satın aldığı aracın davalıya iadesi etmesi koşulu ile verdiği satış bedelini geri istemek hakkına haizdir. Aracın karşı tarafa iade edildiği anda temerrüt oluşacağı için, davacı araç kendisinde bulunduğu sürece, satış bedeline faiz isteyemez.
    Bu ilkeler ışığında somut olaya bakacak olursak, davalı tarafça aracın davacıda olduğu iddia edildiğine ve davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde satıcının satış parasının iade edilene kadar aracı kullanmaya devam edebileceği yönünde beyanına göre mahkemece, aracın davacı tarafından davalıya iade edilip edilmediğini araştırılıp, buna göre faiz konusunda bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine Dairece verilen 24/12/2019 tarihli ve 2019/3402 E. 2019/10483 K. sayılı kararıyla, "mahkemece, davacının yapmış olduğu bir kısım ödemeler tespit edilerek 28.460,90 TL asıl alacak yönünden iptaline karar verildiği, ancak dosyadaki ödeme dekontlarının tüm ödemeleri ihtiva etmediği, bu sebeple dosyadaki eksik dekontların da tamamlanarak ortaya çıkacak bedele göre hüküm kurulması gerekmekte olup bu hususta mahkemece gerekçesiz bir şekilde hüküm kurulduğu, yine mahkemece davacının faize ilişkin talebin reddine yönelik verdiği kararda, dosya içerisinde yapılan zilyetlik araştırmasında dosyadaki delillerin aracın kimin elinde olduğuna ilişkin hususu aydınlatılmadığı, davacının dayanmış olduğu deliller de dikkate alınmadan mahkemece eksik araştırma ile hüküm kurulduğu" gerekçeleriyle bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; davacının (dahili davacıların) davasının reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, harici araç satımına dayalı bedele yönelik takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
    Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.).
    Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
    Somut olayda; Dairece verilen 24/12/2019 tarihli ve 2019/3402 E. 2019/10483 K. sayılı bozma kararında, davacının yaptığı ödemelere ilişkin tüm dekontların dosyaya temini ile değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiş ise de, mahkemece bozma sonrasında davacılar vekiline 22/10/2020 tarihli celsede yapılan ödemelere ilişkin dosyada bulunmayan ödeme dekontları var ise bunları sunmak ya da bulunduğu yeri bildirmesi için bir aylık sürenin verildiği, bundan sonraki celselerde ise aracın halihazırda kimde bulunduğunun tespitine ilişkin olarak davacı asillerin isticvap edildiği, davacılar vekiline yemin teklif hakkının hatırlatılıp yemin teklif etmeyeceklerini belirtmeleri üzerine de davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu durumda, ödeme dekontlarının tespiti noktasında mahkemece gerekli araştırmanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.Zira mahkemece yapılacak iş, gerekirse dava konusu kredinin kullanıldığı bankanın genel müdürlüğü ile yazışma yapılmak suretiyle davalının kullandığı krediye ilişkin olarak davacının ödediğini belirttiği miktarın tespiti noktasında kredilerin kim tarafından ödendiği, buna ilişkin dosya kapsamında yer almayan eksik dekontların ilgili bankadan temin edilmesi olmalıdır.Bu eksiklik giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    Bundan ayrı, mahkemece dava konusu aracın zilyedinin halihazırda davacılar olduğundan bahisle, davanın reddine karar verilmiş ise de, aracın zilyetliğinin davacı tarafta olması davanın tümden reddini gerektirmeyip, davacının faiz talebini etkileyecek bir husustur.Zira, Dairece verilen 02/03/2016 tarihli ve 2015/5261 E. 2016/3053 K. sayılı bozma kararında da ifade edildiği üzere, araç karşı tarafa iade edildiği anda temerrüt oluşacağı için, davacı araç kendisinde bulunduğu sürece, satış bedeline faiz isteyemeyecektir.
    Bu itibarla mahkemece; davacının dava konusu araca ilişkin davalı tarafça kullanılan kredi nedeniyle tam olarak ne miktarda ödeme yaptığının tespiti için gerekirse ilgili bankanın genel müdürlüğü ile yazışma yapılarak tüm ödeme dekontlarının dosyaya temininin sağlanması, araç zilyetliğinin davacı tarafta olmasının faiz hususunu etkileyeceğinin nazara alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın HUMK"nın 428 inci maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 59,30 TL peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi