3. Hukuk Dairesi 2021/6725 E. , 2021/9864 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dar gelirli ailelere konut edindirmesi kapsamında davalı ... ile aralarında sözleşme düzenlendiğini, arsa tahsisi yapıldığını, satış bedelinin taksitler halinde ödendiğini, tahsis kararının iptal edildiğini, imar planı değişikliği ile ifanın imkansız hale geldiğini ileri sürerek; arsanın rayiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı davanın reddini istemiştir.
Davanın kabulüne dair mahkemece verilen karar, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince 6745 sayılı Kanunun 12. maddesiyle 775 sayılı Gecekondu Kanununa eklenen geçici 10. madde düzenlemesinden bahsedilip, anılan yasa kuralı uyarınca değerlendirme yapılmak üzere bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama ve yasa değişikliği değerlendirilerek davanın reddine dair verilen karar son olarak Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince anılan yasal düzenlemenin Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden söz edilip davadan önce ödeme olgusu olup olmadığı var ise bunun borcu sona erdirip erdirmediği hususuna da atıf yapılarak bu ve diğer hususlar yönünden araştırma bozması yapılmış, mahkemece bozmaya uyulup davanın kabulüne karar verilmiş olup, verilen bu son karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dava, taraflar arasında yapılan arsa tahsis sözleşmesi ve bilahare belediye meclisinin arsa tahsislerinin iptali kararı ile ifanın imkansız hale gelmesinden kaynaklı rayiç değerin tahsili isteğine ilişkin olup, 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası niteliğindedir.
Dosya kapsamından; davacı dava dilekçesinde belirsiz alacak davası olarak arsanın rayiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiş, dava değerini ise 10.000,00 TL olarak göstermiştir. Tahkikat sırasında alınan 20.02.2014 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda
davacı, alacağın miktarı belirlendiğinden bahisle 66.332,80 TL’nin edimin imkansız olduğu tarih olan 21.4.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini isteyerek talebini açıklamıştır. Bununla birlikte mahkemece alınan 12.03.2021 tarihli bilirkişi raporu sonrasında davacı 05.04.2021 tarihli bilirkişi raporuna beyan dilekçesi olarak verdiği dilekçesinde 10.000,00 TL"nin dava tarihi (29.08.2013), bakiye 56.332,80 TL"nin ise ıslah tarihi olan 07.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, bakiye 37.312,22 TL"nin ise harç tamamlama tarihi olan 29.04.2021 tarihinden itibaren davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmesini istemiş, mahkemece de 103.645,02 TL"nin 10.000,00 TL"sinin dava tarihi olan 07/03/2014 tarihinden itibaren bakiye 93.645,02 TL"sinin ıslah tarihi olan 29/04/2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulmuştur. Ancak davacı daha önce verdiği 07.03.2014 tarihli dilekçesi ile talebini açıklamış olup, mahkemece daha sonra verilen 05.04.2021 tarihli dilekçesi ile harcını da yatırmamış olmasına rağmen sanki davayı ıslah etmiş gibi son alınan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.