Abaküs Yazılım
4. Daire
Esas No: 1997/4230
Karar No: 1998/3823
Karar Tarihi: 22.10.1998

Danıştay 4. Daire 1997/4230 Esas 1998/3823 Karar Sayılı İlamı

Özet: (Bu özet Yapay Zeka tarafından yazılmıştır. Hukuki olarak geçerliliği yoktur.)


Bu mahkeme kararı, bir vergi davasını konu almaktadır. Davacı, 1993 yılındaki işlemleri nedeniyle vergi incelemesi sonucu gelir vergisi, geçici vergi ve kaçakçılık cezası kesildiğini ve yargıya başvurduğunu belirtmektedir. Mahkeme, davacının borç para vererek ticari kazanç elde ettiğine hükmetmiştir. Ancak mahkeme kararı, delillerin ve ifadelerin yetersizliği nedeniyle bu hükme dayalı olarak davacının ticari kazanç elde ettiğinin kabul edilemeyeceğini belirtmektedir. Kararda, vergilemeye ilişkin kuralların gerçek ve somut delillere dayanması gerektiği vurgulanmıştır. Gelir Vergisi Kanunu'nun \"Geçici Vergi\" başlıklı mükerrer 120'nci maddesi ve 173 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği'ndeki hükümler de detaylı bir şekilde açıklanmıştır.

T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 1997/4230
Karar No: 1998/3823

Temyiz Eden : …
Karşı Taraf : Uzunköprü Vergi Dairesi Müdürlüğü-EDİRNE
İstemin Özeti : 1993 yılına ilişkin işlemlerinin incelenmesi sonucu ikrazatçılık faaliyeti nedeniyle elde ettiği ticari kazancı beyan etmediği yolunda düzenlenen rapora dayanılarak davacı adına gelir vergisi ve geçici vergi salınmış, fon payı hesaplanmış, kaçakçılık cezası kesilmiştir. … Vergi Mahkemesi … günlü ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, davacının, kendisinden faiz karşılığı borç para aldığını ifade eden şahsa yetiştirdiği üç adet hayvanı sattığı ve anılan şahsın parasını ödememesi nedeniyle icra yoluyla takibe yöneldiği, bu şahıs dışında kendisinden faiz karşılığı borç para aldığını iddia eden kişilerle hiçbir alışverişi olmadığını iddia ettiği, ancak davacının hiçbir akrabalık ve iş ilişkisi olmaksızın 1993 yılının muhtelif aylarında ve 1994 yılında çeşitli kişilere faiz karşılığında borç para verdiğinin bu kişiler nezdinde düzenlenen ifade tutanaklarında tespit edildiği, ayrıca borç para aldığını ifade eden iki kişinin 1993/Haziran ayında davacıdan aldıkları para karşılığında senet verdikleri ve davacının söz konusu senetleri akrabası olan bir şahıs lehine ciro ettiğini ve senetlerin icra safhasında olduğunu ifade etmesi üzerine, mahkemelerince verilen ara kararı ile … İcra Müdürlüğü'nden bilgi istenildiği, İcra Müdürlüğünce kendisine senet ciro edilen ve davacının akrabası olan şahıs lehine takip dosyasının mevcut olduğu, senet nedeniyle icra takibine geçildiği, borçluların borcu ödeme taahhüdünde bulunduğu, dosyanın takipsizlikten dolayı 24.9.1996 tarihinde mahsene kaldırıldığının bildirildiği, bu durumda davacının … dışında hiçkimse ile alışverişi olmadığı iddiasını kabule imkan bulunmadığı, ödünç para verme işleminin bir defadan fazla ve çeşitli kişilere yapılması ve bu kişilerin ifadelerinde de faiz ödemesinde bulunduklarını bildirmesi, ayrıca bu kişiler ile arasında husumet, akrabalık ve iş ilişkisinin bulunmaması nedeniyle davacının bu işi mutad meslek haline getirdiği ve faaliyetinin ticari gayeye ilişkin olduğunun kabulü gerektiğinden gelir vergisi ve fon payında yasaya aykırılık bulunmadığı, geçici vergi aslının mahsup imkanı kalmadığı, ancak geçici vergi üzerinden kesilen kaçakçılık cezasının yasal olduğu gerekçesiyle davanın kısmen reddine karar vermiştir. Davacı, yetersiz incelemeye dayalı tarhiyatta yasaya uyarlık bulunmadığı ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir.
Savunmanın Özeti : Yasal dayanaktan yoksun bulunan temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Savcısı …'in Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde vergi aslına ilişkin olarak öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında, anılan kararın bu kısmının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Kararın geçici vergiye bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezasına ilişkin kısmına gelince;
Gelir Vergisi Kanununun "Geçici Vergi" başlıklı mükerrer 120 nci maddesine 1.1.1994 gününde yürürlüğe giren 3946 sayılı Kanunun 24 üncü maddesiyle eklenen fıkrada , "Kurumlar da dahil olmak üzere yapılan incelemeler sonucu, geçmiş dönemlere ait geçici verginin eksik beyan edildiğinin tesbiti halinde, eksik beyan edilen bu kısım için resen veya ikmalen geçici vergi tarh edilir. Ancak yıllık beyanname verme süresi geçtikten sonra geçici verginin aslı aranmaz, bu vergiye gecikme faizi ve ceza uygulanır" hükmü getirilmiş bulunmaktadır.
Olayda da yükümlünün 1992 takvim yılına ilişkin işlemleri incelenerek geçici verginin eksik beyan edildiği vergi inceleme raporu ile saptanmış olup, Kanun hükmü 1.1.1994 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunduğundan madde hükmünün 1993 dönemi için uygulanmasına olanak bulunmadığı gibi 19.2.1994 gün ve 21854 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 173 nolu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin C-3/b bölümünde de, 1.1.1994 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak sürekli hale gelen yargı kararlarına göre kesinleşmemiş geçici vergi aslı yönünden ikmalen veya resen yapılan tarhiyatlarda buna bağlı olarak kesilen ceza ve gecikme faizlerinin terkin edileceği açıklanmış bulunmaktadır.
Bu durumda Mahkemece geçici vergiyle birlikte ona bağlı olarak kesilen kaçakçılık cezasının da terkini yolunda karar verilmesi gerekirken kaçakçılık cezasının tasdiki yolunda verilen kararda isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kısmen kabulü ile Mahkeme kararının geçici vergiye bağlı kaçakçılık cezası yönünden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Tetkik Hakimi …'nin Düşüncesi : Davacının borç para verme dolayısıyla ticari kazanç elde ettiği ve elde edildiği kabul edilen kazanç tutarı hukuken geçerli bilgi ve belgeyle tespit edildiği kabul edilemeyeceğinden aksi yöndeki mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 19 uncu maddesinde vergiyi doğuran olay, "vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu ve hukuki durumun tekemmülü ile doğar" biçiminde tanımlanmıştır. Aynı Kanun'un 3/B maddesinde ise, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu hükmüne yer verilmiştir.
Türk Vergi Hukuku, maddi ve somut delillere dayalı, böylece vergi adaletini sağlamayı amaçlayan kuralları içermektedir. Bu nedenle vergilemeye ilişkin kurallar, varsayım veya kanaate dayalı, vergi adaletini tesis yönünden gerçeğe aykırı tespitlere dayanan vergileme yapılmasını önlemeye yönelik olarak düzenlenmiştir.
Olayda, davacı 6.2.1995 tarihinde kasaplık faaliyetine başlamış, bu faaliyeti nedeniyle vergi mükellefiyken 23.3.1995 tarihinde işi terk etmiştir. Davacının 1993 yılı işlemlerinin idareye yapılan ihbar ve şikayetler nedeniyle incelenmesi üzerine dava konusu tarhiyatın dayanağını oluşturan vergi inceleme raporu düzenlenmiştir. İnceleme raporu ve eki tutanakta isimleri yer alan altı kişinin davacıdan borç para aldığı ve karşılığında faiz ödedikleri yönündeki ifadeleri esas alınarak, davacının 1993, 1994 ve 1995 yıllarında ikrazatçılık faaliyetini mutad meslek haline getirerek altı ayrı şahsa borç para verdiği ve yapılan faaliyetin ticari ve elde edilen faizin de ticari kazanç olduğu kabul edilmiştir.
Mahkemece, davacının bir kişi dışındaki kişilerle hiçbir alışverişi olmadığı yönündeki iddianın, ifadeler ve icra safhasındaki senet nedeniyle doğru olmadığı kabul edilerek davacının ikrazatçılık faaliyetinde bulunduğu sonucuna varılmıştır. Ancak, olayda ifadeleri doğrulayıcı nitelikte sadece davacıdan borç para aldığını iddia eden iki kişinin 2 adet 47'şer milyon liralık senet bulunduğu yönündeki ifadesine karşılık 43 milyon liralık tek bir senetten dolayı icra takibi yapılmış olduğu anlaşılmakta olup, diğer ifadeleri destekleyici nitelikte belge bulunmamaktadır. Ayrıca elde edildiği ileri sürülen faiz miktarlarının çok yüksek olması, ifade veren şahıslarla davacı arasında husumet bulunması, davacı hakkında tefecilik suçundan dolayı açılan davanın soyut iddialar dışında delil bulunmaması nedeniyle beraat yönünde karara bağlanması karşısında, davacının ödünç para verme karşılığında ticari kazanç elde ettiğinin kabulü yönünde verilen mahkeme kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, … Vergi Mahkemesinin, … günlü ve E:…, K:… sayılı kararının bozulmasına, 22.10.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi