3. Hukuk Dairesi 2020/10981 E. , 2021/9888 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı ile 19/04/2013 tarihinde torf ve leonardit alımına ait sözleşme imzaladığını, sözleşme gereği üzerine düşen edimi yerine getirdiğini ancak davalının eksik ödeme yaptığını, bakiye alacağının ödenmesi için 24/10/2013 tarihinde davalıya yapılan müracaatın sonuçsuz kaldığını ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, 5.000 TL"nin temerrüt tarihi olan 24/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; dava konusu edilen alacağın, malın geç tesliminden kaynaklanan gecikme cezası bedelinin hak edişten kesilmesi neticesi olduğunu, sözleşme hükümleri gereğince yapmış olduğu kesintinin haklı nedene dayalı ve yerinde olup davacı şirketin bunu talep etmesinin tamamen haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; mevcut gecikmenin toplam 10 güne bağlı olduğu, 10 günlük gecikmenin her halukarda katlanılabilir bir zaman dilimi olabileceği kabul ve takdiri ile kesinti yapılan 5.000 TL"nin dava tarihindeki yasal faizi ile birlikte davalı yandan alınıp davacı yana verilmesine dair verilen karar, davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 26/04/2018 tarihli ve 2015/32868 Esas 2018/5121 Karar sayılı kararıyla; mahkemece sözleşme hükümleri değerlendirilmeden, 10 günlük gecikmenin her halukarda katlanılabilir bir zaman dilimi olabileceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verildiği ancak davalının kesilen gecikme cezasının sözleşme hükümlerine dayandığını savunduğu, buna göre, mahkemece, sözleşme hükümlerine göre gecikme cezası koşullarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; mevcut gecikmenin toplam 10 güne bağlı olduğu, 10 günlük gecikmenin her halukarda katlanılabilir bir zaman dilimi olabileceği kabul ve takdiri ile kesinti yapılan 5.000 TL"nin dava tarihindeki yasal faizi ile birlikte davalı yandan alınıp davacı yana verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında 19/04/2013 tarihinde torf ve leonardit alımına ait sözleşme hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Malın geç teslimi nedeniyle, davalı tarafından davacının hakedişinden gecikme cezası bedeli kesilere ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından bu şekilde tahsil edilen gecikme cezasının haklı nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusudur.
Sözleşmenin 10.3.1. maddesinde; "Teslimat sözleşmenin imzalanmasını müteakip 30 (Otuz) gün içerisinde gerçekleştinlecektir.";
34.1. maddesinde; "İdare tarafından, bu sözleşmede belirtilen süre uzatımı halleri hariç, Yüklenicinin, sözleşmeye uygun olarak malı veya malları süresinde teslim etmemesi halinde 10 gün süreli yazılı ihtar yapılarak gecikme cezası uygulanır.";
34.2. maddesinde; "Yüklenicinin, sözleşmeye uygun olarak malı süresinde teslim etmemesi halinde, gecikilen her takvim günü için sözleşme bedelinin % 0,5 oranında gecikme cezası uygulanır." düzenlemeleri yer almaktadır.
Açıklanan bu sözleşme hükümlerinden, gecikme cezası uygulanabilmesi için davalı tarafından ihtar çekilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır. Davalı tarafından, malın teslimine ilişkin davacıya gönderilmiş yazılı bir ihtar bulunmadığına göre, malın geç teslim edilmesinden dolayı gecikme cezası uygulanması doğru değildir.
Mahkemece, davanın bu nedenle kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile karar verilmiş olması doğru değil ise de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması HUMK"nın 438/9 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle sonucu itibariyle doğru olan hükmün gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek ONANMASINA, 256 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 12/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.