3. Hukuk Dairesi 2017/13490 E. , 2017/17891 K.
"İçtihat Metni"
Davacı ... ile davalı ...-... aralarındaki adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasına dair ... 14.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 20/11/2014 günlü ve 2013/127 E.-2014/512 K. sayılı hükmün onanması hakkında dairece verilen 12.04.2017 günlü ve 2015/19163 E.-2017/5106 K. sayılı ilama karşı davalı ... vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalılar ile cafe işletmek amacıyla adi ortaklık sözleşmesi yaptıklarını, davacının üzerine düşen yükümlülüklerini tam ve eksiksiz olarak yerine getirdiğini, davalıların hiçbir katkıda bulunmadıklarını, davacının işletme için harcamalar yapmasına karşın davalıların bir süre sonra davacıyı işyerine sokmadıklarını, davacının ortaklıkta kalmasının davalıların kusurlu davranışları nedeniyle artık mümkün olmadığını ileri sürerek adi ortaklığın feshine ve fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak kendisi tarafından karşılanan tadilat, tamirat ve bir kısım kira bedellerinden oluşan şimdilik 7.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 02.10.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 18.201,50 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı taraf, davacı ile adi ortaklık sözleşmesi yaptıklarını, ancak davacının maddi destekte bulunmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, tarafların birlikte işletmek üzere taşınmaz kiralamış olmakla birlikte adi ortaklık veya şirkete ait hiçbir belge ve kayıt bulunmadığı, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirdiğine ilişkin delil de bulunmadığı, davalıların yeminleri ile davacının yaptığı harcamaların kendisine ödendiğinin sabit olduğu, ortada tasfiyesi gereken bir ortaklık bulunmadığı,e davacının alacağını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesi"nin 04.12.2012 gün ve 2012/2996 Esas -2012/8820 Karar sayılı ilamı ile "... taraflar arasında bir adi ortaklık kurulduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Aradaki ihtilafın da BK"nun 520 vd. maddeleri uyarınca çözülmesi gerekir. Talep, ortaklığın fesih ve tasfiyesine ilişkindir. O halde mahkemece ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerekli olup, BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp, ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan dolayı olan ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesidir. Aynı Kanunun 530. maddesine göre yönetici ortak, diğer ortaklara hesap vermekle yükümlü olup, dava konusu olayda da, taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinde
davalılar yönetici ortak olduğundan, hesap vermekle yükümlüdür. Mahkemece öncelikle yönetici ortak olan davalı taraftan, ortaklığın tüm gelir ve giderleriyle ilgili hesap listesi istenilmeli, benzeri işletmelerin gelir ve giderleri de gözönünde tutulmak suretiyle, ortaklık konusu olan “cafe işletiminin” niteliğine göre, yapılması gereken harcama ve maliyet bedelleri ile elde edilebilecek gelir miktarı konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak, davacı tarafın ortaklık nedeniyle herhangi bir alacağı olup olmadığı belirlenip, sonucuna göre karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözardı edilerek, eksik inceleme ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olduğundan bozmayı gerektirmiştir. Ayrıca davalı tarafa ait ajanda da 6.087 TL’nin davacıya ödendiğinin yazılı olması nedeniyle, mahkemece davalı tarafa bu delili kapsamında tamamlayıcı yemin yaptırılmış ise de, bu şekilde bir yemin teklifi usule aykırıdır. Davalı tarafın kendi aleyhine delil olan ajandadaki borcun ödendiği yönündeki kayıt karşısında, aslında borcu kabul eden davalının bu borçtan kurtulabilmesi için eski HUMK"nun 288. (yeni HMK 200.) maddelerinde açıklandığı üzere yazılı delille kanıtlaması ya da karşı tarafa yemin teklifinde bulunması gerekir.Mahkemece bu husus gözardı edilerek ve ispat yükü konusunda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi dahi doğru görülmemiştir...." gerekçeleri ile bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin feshi ile bilirkişi raporu doğrultusunda 18.201,50 TL.nın dava tarihinden başlayacak yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hükmün davalı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 12.04.2017 gün ve 2015/19163 Esas-2017/5106 Karar sayılı ilamı ile mahkeme kararının onanmasına karar verilmiş, Dairemiz kararına karşı davalı ... vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Yeniden yapılan inceleme sonucunda;
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı ... vekilinin sair karar düzeltme istemleri yerinde değildir.
2- Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda; davacının, daha sonradan belediye tarafından yıkılmış olsa bile adi ortaklık konusu işyerine bir sundurma yaptığının ihtilafsız olduğu, emsaline göre kabul edilebilir sundurma maliyetinin 12.495,00 TL olduğu, davalı tarafa ait ajandada , davacının yaptığına dair listelenen masraf tutarının 11.411,50 TL olduğu, her iki listede olup tenzil edilecek tutarın 5.705,00 TL olduğu, davacının adi ortaklık için yaptığı ve davalılardan tahsil edemediği harcama tutarının 18.201,50 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Y.İ.B.K.).
Bu ilke, kamu düzeni ile ilgili olup; Yargıtay"ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamında; mahkemece öncelikle yönetici ortak olan davalı taraftan, ortaklığın tüm gelir ve giderleriyle ilgili hesap listesi istenilmeli, benzeri işletmelerin gelir ve giderleri de gözönünde tutulmak suretiyle, ortaklık konusu olan “cafe işletiminin” niteliğine göre, yapılması gereken harcama ve maliyet bedelleri ile elde edilebilecek gelir miktarı konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak, davacı tarafın ortaklık nedeniyle herhangi bir alacağı olup olmadığı belirlenmesi gerektiği belirtilmesine karşın hükme esas alınan raporda bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılmamıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, bozma ilamında belirtilen şekilde bir inceleme ve araştırma yapılması ve bu doğrultuda bir rapor alınması gerekirken, bozma ilamına uygun olmayan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki; mahkeme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı anlaşılmıştır.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair karar düzeltme itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenle davalı ... vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 26.04.2017 gün ve 2015/20062 Esas-2017/6097 Karar sayılı onama kararının kaldırılmasına, ... 14.Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 20.11.2014 günlü ve 2013/127 Esas-2015/512 Karar sayılı ilamının HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan karar düzeltme harcının istek hâlinde karar düzeltme talebinde bulunana iadesine, 19.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.