20. Hukuk Dairesi 2013/10083 E. , 2014/453 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Kemalpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/10/2012
NUMARASI : 2009/92-2012/222
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna (aplikasyon) itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 31.10.2005 tarihli dava dilekçesinde, U... K... 366 parsel sayılı taşınmazı Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünden ihale ile 26.02.1997 tarihinde satın aldığını, Bornova Orman İşletme Şefliği tarafından ağaç dikme ve düzenleme yapılmak üzere iş makinesi çalışmasında sakınca olmadığına ilişkin yazı verildiğinden, taşınmazda iş makineleri ile arazi tasfiyesi yaparak zeytin ve meyve fidanları diktiğini, ancak daha sonra Bornova Orman İşletme Şefliğince hakkında suç tutanağı düzenlenerek İzmir 6.Ağır Ceza Mahkemesinde ceza davası açıldığını ve halen yargılamanın devam ettiğini, Y.. K.. mülkî hudutları içindeki ormanların tahdidinin 1947 yılında yapılıp kesinleştiğini, dava konusu parselin U... K.. sınırları içinde olduğu halde, 1977 yılında 1744 sayılı Kanun gereğince Yaka Köyünde orman tahdidinin aplikasyonu yapılırken, Y... K.. ile U.. K.. arasındaki mülkî hududa ve daha önce yapılıp kesinleşen orman tahdit hattına uyulmadan taşınmazın orman sınırı içine alındığını ileri sürerek U.. K.. sınırları içindeki 366 parselin Y.. K.. orman tahdit sınırları içinde kalmasına neden olan 2759, 726 ve 727 sayılı Orman Sınır Noktalarını birleştiren aplikasyon hattının iptali ile dava konusu parselin orman sınırları dışında ve orman sayılmayan yerlerden olduğunun tesbitine karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 02.12.2008 gün ve 10286-17193 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece hükme esas alınan 26.03.2008 tarihli uzman bilirkişi rapor ve aynı tarihli ek raporlarında 1949 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdidinin açı ve mesafelerinin hatalı olduğu, uygulamada belli bir noktadan mevcut açı ve mesafelerin uygulanması ile bir sonraki noktaya ulaşılamadığı, arada kilometrelerce farklar oluştuğu, böyle durumlarda tutanaklardaki tarife uyulması gerektiği, dava konusu parsele en yakın orman sınırını belirleyen 672, 726, 727 ve 728 sayılı Orman Sınır Noktalarının aynı zamanda Y.. K.. ile U.. K..mülkî sınırı olduğu ve 1949 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdit haritasında görüldüğü, komisyonca 1977 yılında bu krokiye dayanılarak köy sınırının geçirildiği ve orman sınır noktalarının bu hat üzerinde gösterilip ilân edildiği, bu duruma itiraz olmadığı, orman kadastro komisyonunun 4 nolu ekibince orman tahdit noktalarının köy sınırına uygulanması vasıf, arazi meyli, bitki örtüsü itibari ile (parselin eylemli orman niteliğinde olması, amenajman planı ve hava fotoğraflarında da büyük bölümünün bitki örtüsü ile kaplı görülmesi nedeni ile) uygulanabilecek alternatif işlem bulunmadığından orman kadastro komisyonunun 1977 yılında yapmış olduğu aplikasyon işleminin doğru olduğu kanaatinde oldukları, aplikasyonun iptalini gerektirir bir durum bulunmadığı belirtilmiş ise de eklenen krokide U.. K..de 1953 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdidine ilişkin harita ile Y.. K...1949 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdidine ilişkin haritada her iki köyün sınırı kenarlaştırılarak davaya konu taşınmaz ile her iki köydeki komşu parsellerin tahdide göre konumu gösterilmediğinden ulaşılan sonucu denetleme olanağının bulunmadığı,
Bu nedenle; yeniden yapılacak keşifte, U..K..de 1953 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdidine ilişkin harita ile Y...K..de 1949 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdidine ilişkin haritanın dava konusu yer ile ilgili hatlar kenarlaştırıldıktan sonra davaya konu taşınmaz ile her iki köydeki komşu parsellerin tahdide göre konumunun genel kadastro paftası üzerinde, ayrı ayrı renklerle gösterilip keşfi izleme olanağının sağlanması" gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, taşınmazın ilk orman kadastro sınırının dışında ve aynı zamanda orman sayılmayan yerlerden olduğu, aplikasyon ile orman sınırı içine alınıp bir kısmının da 2/B alanında bırakılması işleminin hatalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, çekişmeli 366 sayılı parsele (ifrazen 3718 ve 3719 parseller) ilişkin 22.03.1979 tarihinde kesinleşen aplikasyonun iptali ile taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 10 yıllık sürede tapuya dayalı olarak açılan orman kadastrosuna (aplikasyona) itiraza ilişkindir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu U.. K..de 1953 yılında; Y..K..de 1949 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman kadastrosu; daha sonra U... K..de 22.03.1979 tarihinde ilân edilerek kesinleşen, sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır. Ancak, taşınmaz Y.. K..de aplikasyon çalışmasına tâbi tutulmuştur. Y.. K..de 1980 yılında bir aplikasyon çalışması yapılmışsa da, Danıştay tarafından iptal edilmiş, daha sonra 3402 sayılı Kanuna esas olmak üzere 6831 sayılı Kanuna göre orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması yapılarak 27.08.1998 tarihinde arazi kadastrosu ile birlikte ilân edilmiştir. U..K..de genel arazi kadastrosu 1969 yılında kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; karara dayanak alınan 09.07.2012 tarihli uzman bilirkişisi raporunda 1947 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdidinde çekişmeli taşınmazın 672 ilâ 728 numaralı orman sınır noktalarından oluşan orman sınır hattının dışında orman olmayan alanda kaldığı halde, 1977 yılında yapılan aplikasyonla orman sınırı içine alınmasının hatalı olduğunun açıklanması nedeniyle mahkemece U... K..de 22.03.1979 tarihinde kesinleşen aplikasyonun iptaline karar verilmişse de, gerçekte iptali istenen; çekişmeli taşınmazı Y..k.. orman kadastro sahasındaki P.LXXV numaralı 2/B poligonu içinde bırakan çalışmaya ait 2759, 726 ve 727 numaralı orman sınır noktalarından geçen orman sınır hattıdır ve bu çalışma 1998 yılında 96 numaralı Orman Kadastro Komisyonu tarafından 3402 sayılı Kadastro Kanunu uygulamalarına esas olmak üzere orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde çalışması yetkilerine dayanılarak yapılmış, arazi kadastrosu ile birlikte ilân edilmiş, davacı bu çalışmaya karşı 10 yıllık süre içinde tapuya dayanarak 31.10.2005 tarihinde bu davayı açmıştır. Hal böyle iken, mahkemece; U... K..deki çalışmaya ait itiraz sürelerinin de çoktan geçtiği gözönünde bulundurulmadan 1979 yılında kesinleşen aplikasyonun iptaline karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, 1998 yılında yapılan orman kadastro işleminin sadece aplikasyon değil, yeni bir orman kadastrosu yetkisi ile yapıldığı, çekişmeli taşınmazın bitki örtüsünün çalılık, makilik, 20 - 25 yaşlarında kızılçam ağaçlarından oluşan % 12 - 25 eğimli iken teraslama sonucu % 5 - 10"lara düşürülen ve bu itibarla eylemli orman niteliğinde olması, eski tarihli memleket haritalarında parselin büyük bölümünün yeşil renkte görülmekte olması dikkate alınarak 1998 yılında yapılan orman kadastrosu işlemi sırasında tahdit içine alınması gereken yerlerden olup olmadığı hususu değerlendirilmemiştir.Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle yeniden yapılacak keşifte, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6 - 7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, U.. K..de 1953 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdidine ilişkin harita ile Y.. K..de 1949 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak kesinleşen orman tahdidine ilişkin haritanın dava konusu yeri ilgilendiren ve her iki köyün sınırının ortak olduğu hatlar kenarlaştırıldıktan sonra, anlatılan yöntemle davaya konu taşınmazın tüm haritalardaki konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renklerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek dava sonuçları araştırılmalı, haritaların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve eylemli duruma uygun düşen duruma değer verilip verilmeyeceği, iptali istenen çalışmanın yalnızca aplikasyon değil, aynı zamanda yeni bir orman kadastro çalışması yetkisi de verdiği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Orman Yönetimi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 14/01/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.