20. Hukuk Dairesi 2013/10515 E. , 2014/456 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2012
NUMARASI : 2011/80 - 2012/319
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1963 yılında yapılan kadastro sırasında G.. K..(eski 521 sayılı parsel) 123 ada 48 parsel sayılı 2274 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle davalılar adına tesbit ve tescil edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi, taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin tapu kaydının iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1945 yılında 3116 sayılı Kanuna göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ile daha sonra 1988 yılında yapılıp dava tarihinde kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B uygulaması vardır.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırı içinde kaldığı gerekçesiyle karar verilmişse de; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporunda, kesinleşenorman kadastro haritası ile pafta çakıştırılmadan uygulama yapılmış olması nedeniyle ek rapor hazırlanması istenmiş, dairenin 09.04.2013 günlü geri çevirme kararı üzerine gönderilen ek rapor uzman orman bilirkişinin rahatsızlığı nedeniyle fen bilirkişi tarafından memleket haritası ve pafta çakıştırılarak hazırlanıp imzalanmıştır.
Dosyada bulunan 1988 yılı orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ilişkin çalışma tutanaklarının incelenmesinden; çekişmeli taşınmazı ilgilendiren 2336 numaralı orman sınır noktasını ilgilendiren çalışma tutanağının getirtilmediği, ayrıca yörede 1945 yılında yapılıp kesinleşen bir orman kadastro çalışması daha bulunduğu halde, bu çalışmaya ilişkin harita ve tutanakların da getirtilip uygulanmadığı anlaşılmıştır.
O halde, doğru sonuca varılabilmesi için öncelikle, çekişmeli taşınmazın yer aldığı orijinal arazi kadastro paftası, 1945 ve 1988 yıllarında yapılıp kesinleşen orman kadastro ve 2/B çalışmalarına ilişkin tüm tutanak ve haritalar getirtilip, önceki bilirkişiler dışında; bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi, bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte, zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda en az 10-12 adet orman sınır noktası görülecek biçimde çekişmeli taşınmazın her iki tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; aplikasyon veya yeni bir orman sınırlamasıyla önceki orman sınırlarının daraltılamayacağı gözönünde bulundurulmalı, ilk orman kadastrosundaki ölçü teknikleri ile eski tarihli memleket haritasında bulunan sabit noktaların bulundukları yerler zeminde tesbit edilip, orman sınır noktaları birer birer arazide bulunarak orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hattı belirlenmeli,orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunmaması halinde ise, nedeni üzerinde durularak yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri saptanmalı, zeminde bulunamayan noktaların yerleri, zeminde halen var olan ve en yakın sabit orman sınır noktalarından hareketle yine orman kadastro tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup ölçülerek birer birer arazide bulunup röperlenmeli, memleket haritası üzerinde gösterilmelidir. 1945 yılı orman kadastro tutanak ve haritası zemine uygulandıktan sonra aynı yöntemle 1988 yılına ait çalışma tutanak ve haritası uygulanmalı, memleket haritası üzerinde gösterilmeli, tutanak ile harita arasında çelişki varsa nedenleri açıklattırılmalı, 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Kanunun 2/B maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “Orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda yazılı yöntemle, tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 14.01.2014 günü oy birliğiyle karar verildi.