20. Hukuk Dairesi 2013/8343 E. , 2014/478 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında davaya konu ... Köyü 190 ada 38 parsel sayılı 4896,57 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliğiyle zilyedinin ... olduğu belirtilerek, Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/1139 Esas sayılı tescil davası bulunduğu nedeniyle malik hanesi açık bırakılarak 3402 sayılı Kanunun 5 ve 27. maddeleri uyarınca kadastro mahkemesine gönderilmiştir.
Davacı ..., davaya konu taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile maliki olduğunu iddia ederek, adına tescili istemiyle ... Asliye Hukuk Mahkemesine Medeni Kanunun 713. maddesi uyarınca tescil davası açmıştır.
Diğer yandan; ... ve arkadaşları, dava konusu taşınmazın, öncesinde 3 parça çiftlik arazisine ait tapu kayıtları kapsamı içinde kaldığını, davalı veya miras bırakanlarının 1952 yılına kadar bu araziyi % 25 hâsılat kirası vererek fer’i zilyet sıfatıyla tarım arazisi olarak kullandıklarını, ancak hukuk dışı eylemlerle taşınmaza sahiplenmeye çalıştıklarını, geldi kayıtlarında icareteynli vakıf olarak yazılı tapu kaydının 1961 yılında taviz bedeli ödenmek sureti ile vakıfla ilişiğinin kesildiğini, bu vakıfların zilyetlikle iktisabının mümkün olmadığını, kadastro çalışmaları sırasında ise bilirkişilerin gerçekleri sakladıklarını, sabit hudutlu olmaları nedeniyle miktarına itibar edilmesi gereken tapuların kapsamındaki ormanların, 4785 sayılı Kanunla devletleştirilmesinden dolayı bunların bedelleriyle ilgili olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları davanın devam ettiğini ileri sürerek tescil davasının reddi ile el atmanın önlenmesi talebiyle tescil davasına itiraz etmişlerdir.
... Asliye Hukuk Mahkemesince 2001/1139-2003/563 sayılı karar ile davacı ...’ın davasının kabulüne, davaya konu yerin adına tesciline, muteriz davacıların davasının reddine ilişkin verilen karar, Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmekle, 20. Hukuk Dairesinin 2004/6298 - 2007/2916 sayılı kararı ile özetle; “...Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli olmadığından yeniden keşif yapılarak, 1967 yılında yapılan orman kadastrosunun uygulanması suretiyle taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığının saptanamayacağı, sınırlandırması yapılmayan veya sınırlandırmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukukî durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceği ve 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet Ormanlarının belirlendiği, 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanların devletleştirildiği, devletleştirilen ve iadeye tâbi olmayan ormanlara ait tapu kayıtlarının hukukî değerlerini yitireceği, Orman Yönetiminin katılımı olmaksızın oluşan tapu kayıtlarının Yönetimi bağlamayacağı, 6831 sayılı Kanunun 3373 sayılı Kanun ile değişik 1/F maddesinin, öncesi orman olmayan taşınmazlar bakımından söz konusu olacağı; tapu kayıtları, bu kayıtlara dayananların yararına olduğu kadar, aleyhine de delil oluşturacağı; 3402 sayılı Kanunun 20/C. maddesi gereğince değişebilir nitelikteki tapu kayıtlarının kapsamının yüzölçümüne değer verilerek saptanacağı, kaydın yüzölçümü ile geçerli asıl kapsamı orman değil ise, kayıt fazlasının ormandan açılmış olduğunun kabul edileceği,
-2-
kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bile olsa, orman içi açıklıkların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceği, yine doğal ve kültürel sit alanları ile bunların koruma alanlarının zilyetlik yoluyla edinilemeyeceği düşünülerek taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, kesinleşmiş mahkeme kararlarının tarafı olmayan Orman Yönetimini bağlamayacağı, devlet ormanlarının mülkiyeti Hazineye, kullanma hakkının Orman Genel Müdürlüğüne ait olduğu nazara alınarak, devlet ormanlarına ilişkin iddia ve savunmaların Hazine ve Orman Yönetimi tarafından ayrı ayrı yapabileceği gibi birlikte de yapılabileceği gözetilerek toplanan deliller birlikte değerlendirilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.” denilerek bozulmuştur.
Bozmadan sonra yapılan yargılama sırasında, davaya konu taşınmaz hakkında kadastro tesbit tutanağı düzenlendiğinden görevsizlik kararı verilerek, dava dosyası kadastro mahkemesine aktarılmıştır.
Mahkemece davanın reddine; dava konusu taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline ilişkin verilen karar, davacı ... vekili ve davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle, Dairenin 28.12.2010 gün ve 2010/14766-16883 sayılı karar ile oyçokluğu ile onanmış, davacı ... vekilinin karar düzeltme istemi sonucu Darice onama kararı kaldırılarak hüküm bozulmuştur.
Dairenin 25.10.2011 gün 2011/10566-12066 sayılı karar düzeltme kararında özetle “...Eski tarihli memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafları, orman kadastrosuna ilişkin tutanak ve haritaların uygulanmasına dayalı araştrma, inceleme ve keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, çekişmeli parselin ..."ın atalarından intikal ile zilyetliğindeyken mirasçıları arasında yapılan taksimle, ..."a kaldığı, onun tarafından davacı ..."a bağışlandığı ve halen onun zilyeliğinde olduğu, eklemeli olarak 20 yıldan fazla süredir malik sıfatıyla kesintisiz ve çekişmesiz zilyet edildiği bildirilmiş, üç uzman orman mühendisi bilirkişiden oluşan kurul tarafından çekişmeli parselin kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları dışında bırakıldığı gibi, eski tarihli memleket haritasında ve hava fotoğraflarında açık alan olarak nitelendirildiği, eğimin % 12"den az olduğu, öncesi ve eylemli durumu ve çevresi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğu, üç ziraat mühendisinden oluşan bilirkişi kurulu tarafından da taşınmazın düşük eğimli tarla olarak kullanılan kadim tarım alanı olduğu bildirilmiş, davacı ... için 3402 sayılı Kanunun 14. maddesindeki kısıtlamalar araştırılmış, kısaca dosyadaki tüm deliller ile davacı ... yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluştuğu belirlenmiştir. Bu durum karşısında, davacı ..."ın davasının kabulüyle çekişmeli parselin adına tapuya tesciline karar verilmesi...” gereğine değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, davacı ..."ın davasının kabulüne, diğer davacıların davasının reddine, dava konusu 190 ada 38 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına tesbit ve tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde, 1967 yılında yapılıp tesbit tarihinden önce kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1980 yılında yapılarak kesinleşen ilk orman kadastrosunun aplikasyonu ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması ve 1991 yılında yapılarak dava tarihinden önce kesinleşen 2/B madde uygulaması vardır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının Orman Yönetimine yükletilmesine, Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 14/01/2014 gününde oy birliği ile karar verildi.