14. Hukuk Dairesi 2013/16422 E. , 2014/4400 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İnegöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/01/2013
NUMARASI : 2009/444-2013/12
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 22.07.2009 gününde verilen dilekçe ile temliken tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10.01.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, TMK"nın 724. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı adına kayıtlı taşınmaz üzerinde, gerek davalı babasının ve tüm kardeşlerinin onayı ve bilgisi dahilinde iyiniyetli olarak bahçe düzenlemesini de kapsayacak şekilde 3 katlı bina ve müştemilat inşaa ettiğini, binanın değerinin arsa değerinden fazla olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil, ikinci kademede ise tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı, dava konusu yapının inşaatında kızı olan davacının hiçbir katkısının bulunmadığını, iyiniyetli olmadığını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalıya ait taşınmaz üzerine davacı ve eşi tarafından davalının bilgisi ve talimatı doğrultusunda bina yapıldığı, yapının değerinin zemin değerinden fazla olduğu ve taşınmazın ifraz edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 6.448,00 TL bedelin davacı tarafça ödenmesi şartı ile tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ve davacı vekili temyiz etmiştir.
TMK"nın 684 ve 718. maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tabi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki
taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK"nın 722, 723. ve 724. maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin kendi malzemesi ile başkasının tapulu taşınmazına sürekli, esaslı ve mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) niteliğinde yapı yapması halinde diğer koşullar da mevcutsa malzeme sahibi yapının bulunduğu alan ile yapının kullanılması için zorunlu arazi parçasının tescilini mülkiyet hakkı sahibinden isteyebilir.
TMK"nın 724. maddesinde yapı sahibine tanınan bu hak, kişisel hak niteliğinde olup, bina sahibi ve onun külli halefleri tarafından, inşaat yapılırken taşınmazın maliki kim ise ona ya da onun külli haleflerine karşı ileri sürülebilir. Hemen belirtmek gerekir ki, taşınmaza sonradan malik olan kişiye karşı da bu kişisel hak ancak yapı sahibini bu haktan mahrum bırakmak amacıyla arsa sahibi ile el ve işbirliği içinde olduğu iddiası ileri sürülebilir.
Malzeme sahibinin TMK"nın 724. maddesine dayanarak tescil talebinde bulunabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır;
TMK"nın 724. maddesi hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere, taşınmaz mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK"nın 3.maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur. Bu kural, malzeme sahibinin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da yapıyı yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
Malzeme sahibinin tescil istemi ile açtığı davada iyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan malzeme sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir.
b) İkinci koşul ise yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olmasıdır.
c) Üçüncü koşul, yapıyı yapanın (malzeme sahibinin), taşınmaz Malikine uygun bir bedel ödemesidir.
Yukarıda değinilen üç koşulun yanı sıra, yapının bulunduğu arazi parçası davalıya ait taşınmazın bir kısmını kapsıyor ise tescile konu olacak yer, inşaat
alanı ile zorunlu kullanım alanını kapsayacağından mahkemece iptal ve tescile karar verebilmek için bu kısmın ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
Dairemizin yukarıda açıklanan ilkelerine ve toplanan delillere göre, dava konusu ..ada .. parsel sayılı taşınmaz tesis kadastrosu ile davalı adına tespit ve tescil edilmiş olup davacı taraf, davalıya ait olduğunu bilerek ancak davalının muvafakatı ile dava konusu binayı inşa ettiğini ileri sürdüğüne göre temliken tescil davasının sübjektif koşulu olan iyiniyet kanıtlanmadığından tapu iptal ve tescil isteğinin reddi gerekir. Davacının iyiniyetli olduğu kanıtlanamadığı takdirde diğer koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin bir önemi yoktur.
Öte yandan, davacı taraf, temliken tescilin mümkün olmaması halinde tazminat isteminde de bulunmuş olup mahkemece, davacının tapu iptali ve tescil isteğinin reddi ile davacının ikinci kademedeki tazminat isteğinin incelenerek oluşan sonuca göre bir karar vermek gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 02.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.