16. Hukuk Dairesi 2014/20476 E. , 2015/9398 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Uygulama kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda ... adına kayıtlı bulunan eski 2812 parsel sayılı metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 139 ada 1 parsel numarasıyla ve 6.234,11 metrekare yüzölçümlü olarak; ... adına tapuda kayıtlı bulunan eski 529 parsel sayılı 5363 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 319 ada 6 parsel numarasıyla ve 6.712,45 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın sınırının yanlış belirlendiği ve yanlışlığın davalıya ait 139 ada 1 parsel sayılı taşınmazdan kaynaklandığı iddiasına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 139 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 22.07.2014 tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfiyle gösterilen 322,03 m2"lik bölümünün tapu kaydının iptali ile bu kısmın aynı adanın son parsel numarasını alarak veya davacı adına kayıtlı 319 ada 6 parsele (eski 529 parsele) eklenerek davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, ...ye ait taşınmaz ile davacının sahibi olduğu taşınmaz arasında 2002 yılında yapıldığı tanık beyanları ile sabit olan okul duvarının eski sınır hattı üzerine inşa edildiği, ihtilafsız sınır olan duvarın ilk tesis kadastrosunda kullanılan sınırla aynı olduğu ve duvarda güneye doğru olan kavisin ölçü yetersizliğinden düz alındığı, 1988 yılında yapılan ilk tesis kadastrosu ile belirlenen ve kesinleşen sınır ile, 22/2-a uygulaması sonrası belirlenen sınırların aynı olmadığı, yenileme kadastrosunun iki farklı birimce yapıldığı, yenileme çalışmalarındaki ölçümler ile tesis kadastrosundaki ölçüm ve pafta tersimatlarının birbirlerini doğrulamadığı, hatalı yapıldığı kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Dava, uygulama kadastrosuna itiraza ilişkindir. Davacı, uygulama kadastrosu sırasında kendisine ait taşınmazın sınırının kaydırılarak davalıya ait taşınmaza yazıldığı iddiasına dayanmıştır. Mahkemece yapılan keşifte taraflar arasındaki sınırın 2002 yılında inşa edilen duvar olduğu, duvarın tesis kadastrosu sınırının üzerine yapıldığı beyan edilmiştir. Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve ilk kadastro tarihinde de mevcut olan sabit noktalardan, aynı döneme ve öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan bir dizi teknik çalışmalardan sonra tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı tespit edilerek ada raporu düzenlenmekte ve bundan sonra taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. Uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu davalarda uygulama kadastrosunda hata yapılmış ise doğru sınır ve haritanın nasıl olması gerektiğinin araştırılması gerekmekte olup, somut olayda uyuşmazlık taraflar arasındaki ortak sınır olan ve zeminde de fiilen kullanılan duvara göre değil, tesis kadastrosu sınırına göre çözümlenmelidir. Fen bilirkişileri tarafından düzenlenen 22.07.2014 tarihli rapor ve eki haritalarda, dava konusu 139 ada 1 (eski 2812) parselin ve 319 ada 6 (eski 529) parselin tesis kadastrosunun 1988 yılında yapıldığı, ... biriminin belediye olması nedeni ile dava konusu taşınmazların ... ve ... Birimleri olarak iki farklı birimde uygulama çalışmasına tabi tutulduğu, uygulama kadastro çalışmalarının ... birimince 02.10.2013 tarihinde, ... Birimince 26.11.2013 tarihinde kesinleşerek tescil edildiği, ilk tesis kadastrosuna ait ölçü ve hesaplamalar ile uygulama kadastrosu için altlıklar oluşturdukları, bu çalışmalara göre tesis kadastrosundaki ölçüm ve pafta tersimatlarının birbirini doğrulamadığı, iki ayrı birimde yapılan koordinat dönüşümlerinin birbirlerine uymadığının tespit edildiği, uygulama kadastrosunda ... Birimindeki pafta hattının esas alındığı ve duvar ile yenileme kadastrosu sınırı arasında kalan davaya konu yerin haritada (A) harfi ile gösterildiği ve 322,03 m2 alana sahip olduğu, uygulama kadastrosu sonrası bu kısmın 139 ada 1 parsel içinde kaldığı, tesis kadastrosuna ait takeometrik ölçü karnelerinden hesapladıkları krokideki yeşil hattın zeminde mevcut olan duvara kısmen uyduğunun görüldüğü, ancak hattın dere ve yol tarafında okunan H775-H963 noktaları arasındaki iki ucu arasında 97,71 metre mesafe hesaplandığı ve düz hat olarak tescil edildiğinin belirlendiği belirtilmiştir. Uygulama kadastrosunun genel amacı, mülkiyet ihtilaflarını canlandırmak veya çözmek olmadığından mahkemece, ihtilafın tarafların zeminde kullandıkları ortak sınırda bulunan duvara göre değil, fen bilirkişi raporunda belirtilen tesis kadastrosuna ait takeometrik ölçü karnelerinden hesapladıklarını belirttikleri haritada yeşil ile gösterilen H775-H963 noktaları arasındaki bölüm olduğunun değerlendirilmesi zorunludur. Mahkemenin uygulama kadastrosunda sınırın yanlış alındığı kabul edilerek tarafların zeminde sınır olarak kullandıkları duvara dair kabulü fen bilirkişi raporuna uygulama kadastrosunun amacına ters düşmektedir. Hal böyle olunca, çekişmeli 139 ada 1 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi uygulama kadastrosu sınırı içinde kalan H775 ve H963 noktaları arasındaki 97,71 m2"lik bölümünün ifrazıyla davacıya ait 319 ada 6 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmesi gerekirken, tanık ve yerel bilirkişi beyanlarına itibar edilerek sonradan yapılan duvara kadar olan bölümün 319 ada 6 parsel sayılı taşınmaza ilave edilmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmesi isabetsiz olup, davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 30.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.