14. Hukuk Dairesi 2014/1152 E. , 2014/4484 K.
"İçtihat Metni"AHKEMESİ : Buldan Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/10/2013
NUMARASI : 2012/279-2013/295
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 05.10.2012 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı O.. A.. vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, TMK"nın 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 299 parsel sayılı taşınmaz yararına, davalılara ait taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalı O.. A.. vekili, davacının taşınmazının yola cepheli olduğunu, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacıya ait 299 parsel sayılı taşınmaz lehine, 2223 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, davalı O.. A.. vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "mutlak geçit ihtiyacı" veya "geçit yoksunluğu", ikincisine de "nispi geçit ihtiyacı" ya da "geçit yetersizliği" denilmektedir.
TMK"nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken
komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
Somut olaya gelince; lehine geçit kurulması istenilen 299 parsel sayılı taşınmazın 12.06.2013 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki krokiye göre doğu cephesinin baştan sona kadar kadastrol yol olduğu anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporlarında kot farkı nedeniyle buradan ulaşım sağlanmasının mümkün olmadığı yönündeki görüşe itibar edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bu konuda mahkemece yapılan inceleme, araştırma yeterli değildir. Davacının taşınmazından doğudaki tarla yoluna giriş çıkış yapılabilmesi için iş makinaları ile makul süre ve harcamayla çalışma yapılarak genel yola çıkışın mümkün olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden yeniden rapor alınmalı, ayrıca refakate inşaat mühendisi bilirkişi de alınmak suretiyle keşif sırasında fotoğraflar da çektirilerek denetime elverişli rapor düzenlettirilmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ve saptanan eksiklikler gözetilerek yeniden yapılacak inceleme ve değerlendirme ile oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı O.. A.. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine 03.04.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.