3. Hukuk Dairesi 2020/10888 E. , 2021/9955 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davacı vekili tarafından duruşmalı, davalı vekili tarafından duruşmasız olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 12/10/2021 tarihinde davacı vekili yetki belgesine istinaden Av. ...geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı idareden açık ihaleye girerek ...Deresi Mevkii, 195 Ada, 1189 ada, 18 parselde kayıtlı 1926 m2 arsası ve üzerindeki 6270 m2 kapalı alanı bulunan taşınmazı satın aldığını, idarenin taşınmazı boş olarak teslim edemediğini, bakiye borcunu taşınmazın boş olarak teslim edilmesi halinde ödeyeceğini bildirerek süre istediğini ancak davalı idarenin ihaleyi feshettiğini ve sözleşme kurallarına aykırı ve haksız olarak 420.000.00.TL"yi irat kaydettiğini, ihalenin feshi kararının hukuka aykırı olduğunu, haklı görünse dahi ancak ihale bedelinin % 3"ünü irat kaydedebileceğini, davalı idarenin muhammen bedelin %10 oranındaki parayı irat kaydetmesinin yasaya aykırı olduğunu ve iadesi gerektiğini, idarenin fesihten zarar görmediğini, yeniden yapılan ihale ile taşınmazın alıcı bulduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.00 TL"nin, ihalenin feshi tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte iadesine karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 220.000 TL" ye yükseltmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL nin davalıdan dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiş; hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Davalının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Mahkemece davanın kısmen kabulü ile karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiş ise de; davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 140. maddesi uyarınca harçtan muaftır. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3- Davacının temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede;
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar, davacının temyizi üzerine Dairemizin 28/05/2014 tarihli ve 2014/1405 Esas, 2014/8383 Karar sayılı ilamı bozulmuştur. Bozmadan sonra yapılan yargılama sırasında davacı 17/11/2015 tarihli dilekçesi ıslah dilekçesi ile talebini 210.000,00TL"ye yükseltmiş ve mahkemece ıslah edilen kısım da dikkate alınarak davanın kabulü karar verilmiş bu kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 07/11/2018 tarih 2016/29467 Esas ve 2018/10389
Karar sayılı ilamı ile; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bozmadan sonra ıslah yapılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur. Bozmaya uyan mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 10.000,00 TL nin davalıdan dava tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, fazla talebin reddine karar verilmiştir. 6100 Sayılı HMK’nın 141/1. maddesinde tarafların yargılamada iddia ve savunmalarını ne zamana kadar değiştirebilecekleri düzenlenmiştir. Buna göre, taraflar cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Bu düzenleme ile kural olarak dilekçeler aşamasında tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları istenmektedir. İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi yasağının ancak ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati ile aşılabileceği yine HMK’nın 144/2.maddesinde belirtilmiştir. Karşı tarafın rızasının olmadığı durumlarda ıslah, iddia ve savunma yasağının kapsamına giren taraf usul işlemlerini tamamen veya kısmen düzeltmeye yarayan bir hukukî imkândır. (...176.mad) HMK."da ıslahla ilgili öngörülen koşullardan biri de zamanla ilgilidir. HMK."nın 177/1 maddesinde tahkikatın sona ermesine kadar islaha başvurulabileceği düzenlenmiştir. Bu noktada hem yazılı hem de basit yargılama usulünde ön inceleme aşamasının sona ermesi üzerine başlayan tahkikat aşaması HMK."nın 184 ve 185. maddelerinde açıklandığı gibi tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığında mahkemenin tahkikatın bittiğini taraflara tefhimi ile tahkikat aşamasının bitiminin gerçekleşeceği de kabul olunmaktadır. Bu bağlamda, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2.maddesinde; “Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması halinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” düzenlemesine yer verilerek bozmadan sonra ıslah konusuna yasal açıklık getirilmiştir. Bu noktada aydınlatılması gereken bir husus da usule ilişkin kazanılmış hak kavramıdır. Bu konuda HMK"da bir hüküm olmamakla beraber Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun ana ilkelerinden biri haline gelmiş olup; mahkemenin Yargıtay"ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usule ilişkin kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Ancak mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir İçtihadı Birleştirme Kararı ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında usuli kazanılmış hak kavramının istisnasının uygulanacağının gözden kaçırılmaması gerekir. Kaldı ki usul hukuku alanında geçerli temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir.
Buna göre dosyanın değerlendirilmesinde; mahkemece verilen davanın reddi kararının Dairemizce bozulduğu, bozma sonrasında davacı tarafından ıslah dilekçesi verildiği ve mahkemece davanın ıslah edilmiş hali ile kabulüne karar verildiği, kararın davalı tarafından temyizi üzerine 13. Hukuk Dairesince bozma kararından sonra ıslah yapılamayacağı gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece bozma kararına uyularak davanın ıslah edilmemiş hali ile kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; usule ilişkin olan hükümlerin derhal uygulanması gerektiği gözetilerek, 28.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2.maddesi ile Yargıtayın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceğine dair açık düzenleme yapıldığı gözetilerek usule ilişkin kazanılmış hakkın istisnası niteliğindeki yasa değişikliği uyarınca davacının ıslah dilekçesi ile birlikte davanın kabulü gerekmekte olup verilen kararın bu yönden de bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, temyiz olunan kararın 2. bent gereğince davalı yararına, 3. bent gereğince davacı yararına, BOZULMASINA, 3.050 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin karşılıklı alınıp verilmesine, 54,40 TL peşin alınan harcın davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.